Evet dediğinizi duyar gibiyim.
Evet tabii ki. Bu kentin nesi var ki? Bir futbol takımımız var ve O bizi temsil eden en değerli kurumsal varlığımız. O; bizim kimliğimiz, karakterimiz, şanlı geçmişimiz ve en cesurundan meydan okuyuşumuzdur. O’nda buluruz kendimizi ve kendimizi O’na adarız…
Evet bu kentin tamamı ya da tamamına yakını buna benzer cevaplar vererek, kentin “marka değerini” Trabzonspor olarak görürler.
“Marka Değeri” ifadesini, kapitalist anlayışın belleğimize yerleştirdiği bir sığlık olarak görüyorum. Bu tanımlamanın içine; tarihi doku, kültürel kimlik, sosyo -ekonomik yapı, turizm, tarım ve hayvancılık, girişimcilik…ve benzerleri sıkıştırılmıştır. Böyle olunca Trabzon şehrinin tek marka değeri olarak Trabzonspor’u görmek, kentin tarihinden uzaklaşmak ve gelecek hayalini sadece bir olguya bağlamak olmaz mı?
Trabzonspor nedir?
Kentimizin kimliğini oluşturan unsurlardan biri olarak önemsediğimiz “sportif varlığımızdır” Korunmaya ve geliştirilmeye değer “coşku dünyamızdır”
Son günlerde Trabzonspor’dan dolayı kentte fırtınalar kopuyor, şampiyonluk beklentileri taraftarı travma koridorunda patinaj yaptırtıyor. Kentin yıldızı sönmüş, büyüsü bozulmuş gibi.
***
Her zaman olduğu gibi, suçlu arayışları…
Ahlar, vahlar ve ağıtlar…
Koruyamadık takımımızı, futbolun baronları yine yaptı yapacağını…ve benzeri gibi savunma mekanizmaları.
***
Neyi koruyabildik ey Trabzon halkı?
Arafil Boyu’nu, Ganita’yı, Boztepe’yi, Faroz’umu koruduk? Yoksa Arnavut kaldırımlı sokakları, cumbalı evlerimizi mi? Serenderlerimizi, konaklarımızı mı koruduk yoksa? Belki de mezirelerimizi ve yaylarımızı koruduk öyle mi?
Tereyağımızı, ekmeğimizi, ata tohumlarımızı mı koruduk? Uzungölü, Sera gölünü, kıyılarımızı ve koylarımızı mı koruduk? Köprülerimiz, derelerimiz yoksa çeşmelerimiz mi nasiplendi bu korumadan?
Daha niceleri; koruyamadığımız, ya da görmezden geldiğimiz, “Kadim Değerlerimiz” Betona gömdük tarihi ve geleceği. Artık, ruhunu kaybetmiş beton bir şehrin insanlarıyız!
***
Kala kala elimizde bir Trabzonspor kaldı diyorsanız…
Tarih diyor ki; “Diğerlerini koruduğunuz kadar korursunuz Trabzonspor’unuzu…”
Trabzonspor mu her şey?
Yoksa…?
