Bordo-Mavili ekip Atina’da AEK takımı ile yaptığı maçın sonunda adeta ikinci turu garantilemiş gibi oldu.

Her ne kadar ilk on beş dakikada rakip Trabzonspor’u zorlamış ise de bu maçta görünen rakip baskısı bundan ibaret kaldı.

Bundan sonra Bordo-Mavililer oyunu tamamen kendi tarafına çevirmeyi bildi. Kaçan penaltıya rağmen oyundan düşmeyen ekibimiz bilahare ortaya koyduğu futbol ile rakibi AEK’dan daha üstün olduğunu kabul ettirdi.

Burada, Prag maçı da dahil olmak üzere rakiplerinin cezalı olması ve Trabzonspor’un önemli bir avantajdı. Rakip seyirci dezavantajı yaşamamış olan Bordo-Mavililer bu durumu lehine çevirdi.

Artık rakip saha Atina’da alınan bu sonuç Trabzon’da oynanacak maçı bir formalite durumuna düşürdü.

Bordo-Mavililer turu büyük oranda geçti gibi gözükse Avrupa puanını da düşünerek Akyazı’da kazaya kalmayacak şekilde mücadele örneği sergilemesi ve maça kazanma arzusuyla çıkması lazım.

Ünal Karaman’ın müteakip maçta bu konuyu oyuncularına mutlaka anlatıp kabul ettirtmesi gerekir.

Bence tüm oyuncular bu maçta görevlerini yapmış olmasına rağmen Abdulkadir Ömür’ün nedendir bilinmez bir miktar dağınıklık yaşadığını hatırlatmak isterim.

Savunma konusunda geçen maçlara göre takımın daha derli toplu olduğunu belirtmek gerekir.

Diğer taraftan Sörloth’un etkisiz ve golsüz gibi görünmesine aldanmamak gerekir.

Zira sahada rakip savunmayı meşgul ederek sağa sola yaptığı deplase çıkışlarda diğer arkadaşlarının önünü açtı. Atılan üç golde de etkili olduğunu, üç golü de takımı adına attırmış olmasını görmemezlikten gelemeyiz.

Kanaatimce bu tur artık geçilmiş sayılır. Gelecek maçlar için daha iyi hazırlık devresi gereğini hatırlatmak isterim.

Trabzon’da AEK’yı ise en az 40 bin kişilik bir seyirci potansiyelinin beklediğini bilmek Trabzonspor için epeyce bir avantaj teşkil edecektir.