Ağır bir zeminde başlayan Ç.Rizespor-Trabzonspor maçı Bordo-Maviler için ne kadar önemliyse ev sahibi için de o kadar önemliydi. Maçın başlarında daha arzulu, sahanın her bölümünde, daha mücadeleci ve de orta alandan başlattığı organize ataklarda daha az pas hatası yapan takım Rizespor’du. Haliyle oyunu Trabzonspor alanına yıkmasını bildiler.

Trabzonspor cephesinde görünen bir gerçekse atağa çıkarken yapılan pas hatalarıydı. Böyle olunca doğal olarak daha iyi gözüken Rizespor oldu.

Bordo-Mavili takım iyi oynamadı. Bazen de iyi oynamadan kazanılan maçlar vardı. Trabzonspor bunu başarmasını bildi.

Rizespor güzel bir golden sonra kenarları daha iyi, daha hızlı kullansa da ilk yarıda Trabzonspor’a iki pozisyondan başka pozisyon vermedi. Bu maç iki takımın da kazanabilecek olduğu bir karşılaşmaydı. Evet, hiç bir maç oynanmadan kazanılmıyor. Sahanın yağmurdan ötürü çok ağır olmasına rağmen iki takımda kazanmak için ellerinden geleni yaptı.

Bu arada Trabzonspor ileri üçlüsü Rizespor’u hataya zorlamak için verdiği mücadelenin karşılığını zaman zaman aldı ancak Ünal Karaman yapmış olduğu hamleler maçın seyrini değiştirdi. Sturridge hamlesi Bordo-Mavili takıma golü kazandırdı. İngiliz golcü Sörloth’a adeta ‘alta at’ dedi ve skora denge geldi.

Yenemiyorsan yenilmeyeceksin mantığını bir kenara koyarsak bu maçtan alınacak bir galibiyet bir sonraki maçın en belirleyici motivasyonu olacağından Rizespor defansı direndikçe direnirken bulduğumuz ikinci golle oyunun motivasyonu Trabzonspor’a geçti.

Sturridge’nin uzun mesafeden vurduğu muhteşem şut direğe takılmasaydı Bordo-Mavililer zor başladığı maçı kolay bitirebilirdi.

Sonuç olarak işte büyük takım olmak böyle bir şey. Trabzonspor geriden gelip kazanmasını bildi ve de kısıtlı kadrosuna rağmen ‘Artık ben bu ligde varım. Bensiz olmaz’ dedirtti.