Bizler her derdimiz veya başımız sıkıştığında mevcut belediye veya devlet kuruluşlarına kabahat bulmayı kolaylık edinmiş veya çözümü buralarda aramayı adet edinmiş bir milletiz. Mesela Trabzon’un Meydan’ında bir trafik sıkışıklığı mı oldu, hemen BŞB Başkanı Gümrükçüoğlu’na kabahati yapıştır, bin türlü kulp tak adamı yerden yere vur. Vur, vur ama bir dur bakalım bu kabahat Gümrükçüoğlu’nun mu, yoksa senin mi? Ha ben burada sayın başkanın kalesinde ön libero oynamak gibi bir niyetim yok. Bazı yanlış uygulamaları saklamak gibi de gayretim yok. Acaba bu tantanada senin yani müşteki olarak vatandaşın kabahatin yok mu?

Maraş Caddesi’nde yolun kenarına arabasını çekip flaşörleri yakıp toz olan Gümrükçüoğlu mu? Emniyet Müdürü mü? Hayır hemşerim sen, sen. Bir de, bu duran arabaların flaşör yakıp toz olma kroluğunun anlamı ne? Trafikte araba niye flaşör yakar bir sorun bakalım!

Adam 100.000 TL arabaya veriyor, 5 TL park parası vermemek için kıvırır.

Peki oradan birisi çıkıp ta bana, “Yahu Perekli gardaş, otoparklara giriş çıkış resmen zulüm” derse. Ben de şimdi etrafa bakıyorum. “O da ne?” Ortalıkta dolaşan, park edip sıvışmış, radyosu barbar bağırıp Maraş Caddesi’nde ve Meydan’da volta atan arabaların %75’inin içinde bir tek kişi (!) var. Bu işte bir gariplik var. O nedir? O da, şudur.

Kardeşim şehir merkezlerine gelirken sonradan görmeler hesabından arabaya bunca para verdin, zevk yapıp caka satacaksın diye tek başına evinden şehir merkezine alışveriş için gelme. Dolmuşu kullan.

Eğer toplu taşımaları kullanırsanız meydan veya diğer merkezi mahaller bu kadar yoğunlaşmaz. Demek ki trafiği çekilmez hale getirene BŞB Başkanı değil bizleriz. Herkes önce kendisini kontrol etsin sonra yetkili merci veya amirlerine kabahat bulsunlar. Bir de, şu İskenderpaşa Cami önüne araba park edip kafelerde muhabbette ne oluyor? Gazipaşa Caddesi’nden inişte sağlı sollu tek sıra park yetmedi, ikinci sıraya başladınız; bu da hangi medeniyette var. “Kör değil gelen kendisine bir şekilde geçit yeri bulsun” mantığı ile git bir yerde keyif yap, nasıl keyifse. Olmuyor hemşerim, Trabzon’da trafik dert, dert ama kabahatlisi Sn. Gümrükçüoğlu değil, ilk suçlu sensin sen.

Oradan bir arkadaş: “Abi, kör değil polis gelsin ceza yazsın.” Yazsın, tamam da ceza yazmakla bu iş hallolmuyor sadece bey efendinin canı yanıyor. Bu iş mantık, terbiye, kültür ve yakaladığı refahı hazmedip doğru şekilde kullanma adabıdır. Üç yıl önce selametli bir emniyet müdürü arkadaşımız demişti ki; “Sn. Perekli bu ilde trafiğe Allah’ın günü 25 yeni araba giriyor, Trabzon patladı” dedi. Evet, dert büyük de esas derdin kaynağı Sn. Gümrükçüoğlu veya emniyet değil, ‘siz siniz siz.’ Peki Sn. Gümrükçüoğlu’nun kabahati? Var, var da onu da ben bir yerlerde yakalar yazarım siz merak etmeyin. Siz bakın da arabanıza oturduğunuz zaman umumi yerleri işgal etmeyin, medeni olun medeni. Saygılarımla.