BU POLİTİKA İLE TRANSFER TUTMAZ!

Trabzonspor özellikle son 10 yıl içinde izlediği yanlış transfer politikasının faturasını ağır ödüyor. Bordo-Mavililer özellikle Atay Aktuğ’un ikinci döneminde başlayan, Nuri Albayrak ile devam eden, Sadri Şener ve sonrasında İbrahim Hacıosmanoğlu’yla doruğa çıkan çok sayıda gereksiz transferlerin yarattığı enkaz yığınının altında boğulurken, bunlara son 1,5 yıl içinde Muharrem Usta ile ekibi eklendi. Kadroda büyük değişime gitme hayali nedeniyle çok yüksek bedellerle transfer edilen futbolcular yok pahasına elden çıkarılırken, takımı zirveye taşıyacağı düşünülen ama bu noktada yetersizlikleri tüm gerçek futbolu bilenler tarafından kabul edilen isimleri yüksek bedellerle renklerine katmayı bir marifet saydı.

Geçen sezon elden çıkarılan oyuncuların ardından yönetimin daha dengeli bir politika izlemesi bekleniyordu fakat alınan futbolculara ödenen yıllık ücretler ve bonservis bedelleriyle birlikte bir de menajer paraları borcun katlanmasına sebep oldu. Oysa Trabzonspor elindeki gereksiz yüksek bedelli isimleri gönderirken, çok daha düşük maliyetli futbolcuları bünyeye katarak, orta ve uzun vadeli bir planlamanın içine girmeliydi. Ne yazık ki Muharrem Usta hükümete yakınlığının yanında göreve gelirken üyelere ve topuma gereksiz vaatlerinin sonucu Trabzonspor’un 431 milyon lira olan borcunu 1,5 yıl gibi bir süre içinde 700 milyon liralar düzeyine çıkardı. Aslında bankalardan alınan kredilerin geri ödeme rakamlarına bakıldığında reel borcun 1 milyar lira civarında olduğunu söylemek abartı olmaz.

BORCU DÜŞÜRME YERİNE YÜKSELTMEYE YÖNELİK POLİTİKA

Trabzonspor’un borcunun azaltılması ve nihayetinde sıfırlanması yolunda adımlar atılmalıydı öncelikli olarak… Bu nasıl yapılırdı? Önce teknik kadro ve futbolcu ekibine ödeyeceği rakam, yıllık genel bütçenin yüzde 50’sinin bile altına düşürülmeliydi. Kendilerine yağdanlık olan kişileri kulüp bünyesine alıp, yüksek maaşlarla çalıştırmamalıydı. Ama kulübün kasasından önemli miktarda paralar, acı ki hiçbir özelliği olmayan, Trabzon’da 3 bin lira maaş bile almakta zorlanacak kişilerin önüne serildi. Yapılması gereken ise tam bir tasarruftu. Ancak nihayetinde bir kulübün en önemli faaliyetinin transfer olduğunu bilerek biz yine de transferlere ve bu noktada yapılan, yapılmakta olan yanlışlara dönelim…

Teknik direktör olarak Ersun Yanal gibi pahalı ama asla yeterli olmayan, karakteristik olarak tartışmaya açık bir isimle yola çıkmak başlı başına bir felaketti. Kim okuttuysa, Trabzonspor’un başına en büyük bela Yanal’ın iş başı yaptırılmasıyla getirildi. Ersun Yanal sadece yetersiz bir isim değil, işi gücü geleceğe dönük mesajlar vermek, durmadan transfer istemek, menajerleri, farklı kulüpleri ve futbolcuları zenginleştirmek, çalıştırdığı kulübü ise iflasa sürüklemek. Sanki bu işten bir çıkarı varmış gibi hareket etmesi her yerde kafaları karıştıran bir isimdir Yanal…

ERSUN YANAL İLE BAŞLAMAK BİR FELAKETTİ

Bilir misiniz İlhan Cavcav bu isimle bir dönem yeniden masaya oturup anlaşmıştı. Anlaşırken de, “Benden kesinlikle tek transfer bile istemeyeceksin” demişti. Ersun Yanal da bu öneriyi kabul etmişti. Fakat imzaların daha mürekkebi kurumadan Yanal’ın menajerlerle bağlantı kurup, transfer için oyuncu talebinde bulunduğunu öğrenen Cavcav bir saat sonra imza atılan sözleşmeyi yırtıp atmış ve bu isim daha çalışmaya başlamadan yolcu edilmişti. Onun, her dönem bunca transfer istemesine rağmen özellikle Trabzonspor başkanı ve yöneticileri tarafından istenmesinin altında yatan sebepleri çözmeye çalışıyorum. Ama delilim yok, bir şey diyemiyorum!

Trabzonspor kurmayları kesinlikle bu isimle yola çıkmamalıydı. Trabzonspor’u seven, benimseyen, zarara uğramasını istemeyen bu kentin her hangi bir değerine işbaşı yaptırabilirdi. Transferde de öncelik altyapıdan gelecek oyunculara verilmeliydi. Sadi Tekelioğlu’nun A takıma kazandırdığı futbolcuların hiçbiri gönderilmemeli, tamamlayıcı isimler olarak kullanılmalıydı. Bakın o çıkan isimlerden Yusuf Yazacı gerekli şansı bulduğunda, onca transferden çok daha iyi olduğunu gösterdi değil mi? Diğerleri de adım adım Yusuf Yazıcı gibi neden olmasın ki! Çünkü altyapıda bu oyuncuları tanıyanların hepsi de, birçoğunun Yusuf’tan daha yetenekli olduğunu biliyor.

UCUZ MALİYETLİ ALTYAPI ORİJİNLİ İSİMLER TUTULMALIYDI

Elindeki Trabzonlu oyunculardan da hiçbir şekilde vazgeçmemeliydi. Çünkü ne derseniz deyin, Uğur Demirok’tan ayağı kalır yanı olmayan ve insanların tepki gösterdiği Mustafa Yumlu 1 milyon 800 bin liraya oynarken, Uğur ise 3 milyon lirayı aşan bir rakamla forma giyiyor. Zeki Yavru, Mustafa Akbaş, Yusuf Erdoğan böylesine kolay harcanmamalıydı. Bakın Zeki ve Mustafa geçen sezon ilk yarıda takımda direk oynadılar. Tabii ki muhteşem bekler değillerdi fakat hatalarından kaç gol yedi Trabzonspor…. Yusuf sol kanat oyuncusu olarak sağda kullanıldı. Birçok maçta kulübede yer aldı. Buna rağmen ilk yarıda skora en çok katkı yapan oyuncuydu.

Zeki bu takımda 1 milyon 250 bin lira, Yusuf 1 milyon 400 bin lira ve Mustafa Akbaş da 1 milyon lira kazanıyor. Bu oyuncuların yerine alınanların ise asgarisinin aldığı ücret 3 milyon liradan başlıyor biliyor musunuz? Bugün Zeki’nin yerine PTT 1. Ligi’nden Kamil Ahmet Çörekçi alındı. Bu oyuncu genç yaşta büyük umuttu ama çıkış yapamadı. Sonuçta Eskişehirspor’da sıradan bir sezon geçirdi. Ama ona ilk yıl 1 milyon 850 bin lira, ikinci yıl ise 1 milyon 950 bin lira garanti ücret verilecek. Zeki Yavru’dan bile yetersiz olan bir oyuncuya neden bu kadar para ödenir de 1 milyon 250 bin lira kazanan gönderilmek istenir?

YANAL YUSUF’U HARCADI 3 OYUNCU ALDI, KULÜBÜ BATIRDI

Yusuf Erdoğan iyi bir sol kanat oyuncusuydu. Onun yerine Erkan Zengin alındı. Kim tarafından? Tabii ki Ersun Yanal! Peki sonra Fabian Castillo getirildi! Kim getirdi? O da Ersun Yanal… Şimdi ise Theo Bondonga getirildi. Kim getirdi? Ersun Yanal’dan başkası olamaz. Sol kanatta 21-22 yaşında çok iyi bir çizgi tutturan ve 10 milyon dolar bonservise ulaşacağına kesin gözüyle bakılan Yusuf Erdoğan, Ersun Yanal isimli bir kimlik tarafından harcanırken, aynı bölgeye 3 oyuncu aldırarak kulübü ekonomik olarak boğulacak noktaya taşındı.

 Bu teknik direktör hala işbaşında… Oysa Ersun Yanal’ın aldırdığı oyunculara kötü oynamalarına rağmen verilen şansın yarısı Yusuf Erdoğan’a verilseydi şimdi Yusuf Yazıcı’nın çok daha önünde lider bir isimden söz edebilirdik. Mustafa Akbaş için de benzer ifadeleri kullanabiliriz. Yani hem düşük ücretli, hem sol stoper, sol bek oynatabileceğiniz, ağzından ekmeğini alsanız sorun çıkarmayacak bir oyuncuyu kaybetmenin anlamını bile çözemiyor bu kulübü yönetenler.

TRANSFER EDİLENLER GÖNDERİLENLERDEN PAHALI VE KALİTESİZ!

Trabzonspor bir yandan kadro yapılanmasına giderken, diğer yandan oyuncuların aldığı ücretleri de düşürmesi şarttır. Aksi taktirde Bordo-Mavi kulüp iflasa sürüklenir. Bunu anlamayan ahmaklar var mı hala? Peki neden düşük ücretli isimler gönderilirken, yerlerine onlardan daha yeteneksizler yüksek paralarla transfer edilir ki? Biliyorsunuz belki 21 yaşındaki Bondonga’ya da kiralık alınırken, yıllık garanti para olarak 950 bin Euro ödenecek. Bonuslarla bu 1 milyon Euro’yu geçecek. Menajerine ayrı para verilecek. Yani yıllık maliyeti 4 milyon lirayı geçecek. Peki 1 milyon 400 bin lira alan Yusuf’tan vazgeçip 4 milyon liralık oyuncuyu benzer bölgeye alırsanız ekonomiyi nasıl düzelteceksiniz?

Şimdi de çok daha şöhretli isimler, çok daha yüksek paralarla transfer edilmeye çalışılıyor. Başkan adeta kulüp menajeri gibi öteye beriye koşturup duruyor. Bu bile 50 yıllık kulübün kurumsallaşması açısından nasıl da yerlerde süründüğünün belgesidir. Ciddi hiçbir kulübün başkanı kapı kapı dolaşıp, futbolcuyla, menajeriyle transfer konusunda muhatap, yani yüz göz olmaz! Ama gazetelere, TV’lere kim çıkacak? Kim hava atacak ki? Trabzonspor olmazsa, ülkede reklam aracı olarak neyi kullanacaklar ki!

İDDİA EDİYORUM VİSCA YUSUF’TAN DAHA İYİ DEĞİL

Gelelim asıl konuya ve bitirelim yazımızı.. Yeni transferler yapılırken, tabii ki kadro en yüksek 28 kişide tutulacağı için eldeki futbolculardan birçoğu ile yollar ayrılacak. Kimine alacağı karşılığı bonservisi verilecek, kimileri yok pahasına ya da takas olarak satılacak. Hem de takas oldukları oyunculardan çok daha iyi olmalarına rağmen değersiz bir eşya gibi görülecekler. Çünkü bizzat Trabzonspor başkanı, yönetimi ve teknik direktörü altın olarak alınan bu isimleri teneke haline getirdiler. Hiçbir kulüp de tenekeye altın fiyatı biçmez…

Yine bir örnekle, Yusuf Erdoğan doğru yönlendirilse ve doğru kullanılsa en az Edin Visca kadar iyi oyuncu olabilir, hatta onu da çok çok çok aşabilirdi. Ama Yusuf’tan daha kötü bir futbolcu olan Visca’ya karşılık adamlar Yusuf’un yanında Muhammet’i ve para da talep ediyorlar. (NOT: Visca Trabzonspor’a gelir, Yusuf’un yediği baskıyı yerse ondan daha kötü olduğunu hep birlikte göreceğiz-Hatırlatırsınız)Sonuç olarak transferde geçmiş hataları daha da fazlasıyla sürdüren bu Trabzonspor’daki uygulamaların sonucu hüsrandır. Bugüne kadar bu yöntem ve model tutmadı.

Tutmayacak da!.