Turizm sezonu açılıyor hadi hayırlısı. Bilindiği gibi Türkiye geçen yıl ölü bir sezon yaşadı. Bu seneki beklentiler de yüksek değil. Bilinen sebeplerin yarattığı travma hala devam ediyor. Medeniyetler beşiği olan ülkemiz, turizm geliri açısından bizim gibi Akdeniz ülkesi olan İtalya ve İspanya’nın oldukça gerisinde.

Trabzon turizmi ise, Arap baharının devamına bağlı. Ayrıca, yerel işletmelerin evrensel turizm değerlerine bağlılığı da bu akışın devamında belirleyici olacaktır. Günü değil, geleceği kurtarmak hedeflenmelidir.

Bu bağlamda iki güzel insan gündem olmayı hak ediyor:

DURSUN ALİ İNAN

Dünya turizm literatüründe yer alan markalardan biri Uzungöl’dür...

Güçlü bir Türkiye için marka yaratmalıyız söylemi var ya, işte o tam burada Uzungöl’de gerçekleşmiştir.

Uzungöl bir markadır. Türkiye’nin bir marka değeridir. Ve o bir büyüdür.

Orada zor ve zahmetli bir hikaye yaşandı ve böylece oluştu, o büyü.

” kuzeyin kutup yıldızı”.

Dursun Ali İnan bu hikayeninin, metin yazarı ana karakteridir. Hikaye, herkesin şaşkın bakışları arasında 1974’te başlar, ayrıca bilinmeli ki hikayenin yardımcı karakterleri de yoktu. O, Bir başına gölün turizm tarihini oluşturuyordu adeta

Ve o bir yol açtı, açtığı yolun adıdır Uzungöl.

Binlerce gezginin hayali, binlerce insanın ekmek kapısı, Uzungöl.

Farklıydı, çünkü; hep üretkendi. Yerel kültürün ve doğal zenginliklerle harmanlanıp dünyaya sunulmasına çok değerli katkılar sundu.

Farklı, çünkü yaptığı işi seviyor,

Farklı, çünkü hem yerel, hem evrensel..

Farklılığını hala sürdürüyor, çünkü üretmeye devam ediyor. Şimdilerde Uzungöl kültür müzesinin oluşumunu tamamlamak üzere.

Uzun gölün büyülü hikâyesi devam etmeli.

Biliyoruz ki yaşadıkça üretecek. O halde uzun ve sağlıklı ömürler

Turizmin bilge insanı DURSUN ALİ İNAN.

Bahattin KABAHASANOĞLU…

Mersin Turizm ve Kültür müdürü.

Yomralı hemşerimiz. Türkiye’nin en güneyindeki kültür temsilcimiz.

Tiyatro ve roman yazarı.

Taşeli platosunun kültürünün zenginliğine, birikim sahibi Bahattin Kabahasanoğlu . Doğrusu çok denk düşmüş, İyi bir buluşma olmuş.

Turizm etkinlikleri bakımdan Antalya’nın gölgesinde kalan Mersin, Bahattin Kabahasanoğlu ile birlikte yeni arayışlar içerisinde.

Yörük kültürünün özgün haliyle devamı ve turizme kazandırılması konusunda gayretleri inşallah sonuç verecek ve proje tamamlandığında, önemli bir başarı hikayesi olarak anlatılacaktır. Mersin turizmi için en büyük olumsuzluk hava alanının olmayışı. Buna rağmen el değmemiş cennet koylarn tanıtımı gayet başarılı. Mersin’le ilgil ciddi bir turizm hareketlenmesi olursa, bilinki dostum Bahattin Bey’in emekleri karşılığını bulmuş demektir.

Çok zor bir şehirde fark yaratmak hiçte kolay değildir. O çok uzun süren araştırmaların ardından Taşeli yöresinin şifacısını “THECLA” adıyla romanlaştırıp yazın dünyamıza kazandırdı. Sadece bu bile Mersin için çok büyük bir kazanımdır.

Türkiye’nin ve yörenin son dönem acılarında biri olan Özgecan’nın hikayesi yine o’nun kalemiyle romanlaştı. “ÇARŞAMBA PERİSİ ÖZGECAN”

En güneydeki bu çalışmalar bizi, Trabzon’u mutlu ediyor. Emeğine sağlık Bahattin Kabahasanoğlu.