Yerel seçimlere şurada ne kaldı ki... İki nefeslik bir zaman!.. Siz de görüyorsunuz, siyasiler işi sağlama almak için söylemlerini birbiri ardına sıralıyorlar.

Sorarsanız; " Ne erken yerel seçimi?.. Seçim zamanında yapılacak?"

Yapılsın da; iktidarda da, muhalefett de zamanında yapılacağı ifade edilen seçim için bir telaş gözlenmiyor mu?

Çünkü, giderek yükselen döviz kurunun ekonomiyi ileride daha çok zorlayacağını siyasetçi çok iyi biliyor.

ABD Doları, AB Auro'su TL karşısında değer kazandıkça ekonominin çarkları yavaşlarsa, fiyatlar yükselirse, geçim sıkıntısı artarsa  yurttaş şikayetçi olmaz mı?

Bu ekonomik bir kural... Dünyada her ülkede geçerli.

Geçmişte 1957 yılına girerken zamanın iktidar partisi önünü daha rahat görebilmek ve yurttaşın şikayetlerinin daha da artıp oy kaybetmemek için  -Dahası iktidardan düşmemek için- seçime bir yıl  olmasına karşın aniden "erken seçim" kararı almıştı.

Yukarıda belirttiğim gibi bu karar, iktidarın yükselen yurttaş hoşnutsuzluğunun önünü kesip, dört yıl daha zaman kazanmak içindi.

Bu karara muhalefet ses çıkarmadı. Çünkü, biliyordu ki, yurttaşların iktidardaki DP'ye güveni giderek azalıyordu.

1957 yılı Ekim ayında seçim yapıldı. Sonuçta DP iktidarda kaldı ama, bu kez TBMM'de sayısal açıdan daha güçlü bir muhalefet buldu karşısında...

DP bundan sonra iktidardan düşmemek, koltuğu kaptırmamak için enflasyonla boğuşurken, tekrar yurttaşın güvenini kazanmak için de; çok büyük bir yanlış uygulamayı başlattı. Devletin (O zamanlar TRT yok) radyosunu da kullanıp; muhalefete karşı kurduğu sözde  "Vatan Cephesi"nde yurttaşı toplanmaya çağırdı.

Radyo sabah-akşam Vatan Cephesi'ne katılanların adlarını duyuruyordu. Tabii ki, bu yurttaşa karşı bir güven mesajı olsun isteniyordu, ama işin cılkı erken çıktı. Radyodan ölmüş kişilerin de Vatan Cephesi'ne katıldığı duyurulunca  ülke genelinde  bir komedi izlenir oldu.

Günümüze gelince... Siyasilerin -kendi çıkarları açısından- öyle ya da böyle düşünmelerinden çok; dış dünyaya verilmesi gereken birlik/beraberlik görüntüsünü önemli. Bizce... Seçim yapılıp değişiklik olsa ya da olmasa; günümüzün ekonomik sıkıntılarının hemen biteceğinin ummak/beklemek saflık olmaz mı? O zaman siyasiler gönülden barışmalı, elele verip Türkiye'nin büyük bütünlüğü tüm dünya önünde sergilenmeliyiz.

Dış dünyada Türkiye üzerine yıllardır kulislerde oynanan hain oyunun kaçıncı perdesindeyiz bilen var mı?

ABD binlerce kamyon silahı, mühimmatı itirazımıza rağmen fütursuzca terör örgütlerine vermesi karşısında sağlıklı düşünmeliyiz. "Bir daha silah vermeyeceğiz" söylemi ise; çocukça bir kandırmaca.

İçte siyasal  çekişme/kavga değil, ulusal bir birliktelik dönemini başlatmalıyız.