Derler ya, "ağzı olan konuşuyor" diye, böyle bir hevese kapılıp konuşanlar çoğaldı son zamanlarda. Başta kimi siyaset erbabı ve sivil toplum örgütü yöneticilerinden kimileri desteksiz/dayanaksız konuşmayı nedense pek seviyor.

        Konuşmuş görünür olmak önemli günümüzde...

        Trabzon Fırıncılar Odası Başkanı sayın Davut İlik'in basına açıklamayı önemsiyor ve yukarıdaki gruptan ayırıyorum. Başkan İlik;  "Trabzon Ekmeği" konusunda basına yaptığı açıklamada "Trabzon ekmeği ve simidi Trabzon'un bir markasıdır ve biz patentini aldık. Trabzon ekmeği adı altında imalat yapan pek çok yer var. Trabzon ekmeği ve simidi dünyaca meşhurdur. Bazıları bu ünü ilçelere indirgemeye çalıştı. Meşhur olan Trabzon ekmeğidir"  diyerek çok iddialı konuştu nedense...

        Trabzon Fırıncılar Odası Başkanı sayın İlik, haksızlık yapmıyor mu acaba? "Vakfıkebir Ekmeği" için ilçede "Taş fırın ekmeği festivali" düzenlenirken acaba il merkezi Trabzon'da böyle kültürel bir etkinlik yapılıyor mu idi? Yapılmıyordu...

        "Vakfıkebir Ekmeği" için yaygın basında geçmişte ve günümüzde onlarca fotoğraflı övgü dolu haberler yapıldı. Acaba, sayın İlik, Trabzon ekmeği için bu konuda kaç kaynak haber gösterebilir? Bu konunun en önemli iddiasını da İlik; "Trabzon ekmeği ve simidi dünyaca meşhurdur. Bazıları bu ünü ilçelere indirgemeye çalıştı" şeklinde aşağılayıcı  ifadesi hiç yakışık olmadı bizce...

         "Vakfıkebir ekmeği" konusunda bilmediği bazı gerçekleri sayın İlik'e biz anlatalım:

         1960 ve 1970'li yıllarda Hürriyet gazetesinin Trabzon/Vakfıkebir muhabirliğini yapıyordum.     Bir gün dış ülke  işçilerimizden adını şimdi anımsayamıyorum; soyadı Taş olan bir arkadaşımı Vakfıkebir'de fırından 3 adet 5 kiloluk ekmek alırken gördüm. Nedenini sordum, Almanya'ya hediye olarak  götüreceğini söyledi. Daha önce götürüp verdiği Alman çalışma arkadaşlarınca "Vakfıkebir ekmeği"nin pasta gibi değerlendirildiği, beğeni kazandığını söyledi. Fırından ekmek alırken fotoğrafını çektim ve kendisinden Almanya'da  caddede elinde ekmek, arka planda işyerlerinin tabelaları görünecek fotoğraflar çektirip göndermesini rica ettim. Bir hafta geçmedi, istediğim fotoğraflar geldi. Hemen haber yaptım. Fotoğraflı haberim Hürriyet'in Türkiye ve Almanya baskılarında renkli yayımlandı.

        Bu bir ilkti ve bu ilk bana ait "Vakfıkebir Ekmeği" haberi idi. Arşivim bakmam lazım, sanırım 1970'li yılların ilk yarısıydı. "Vakfıkebir Ekmeği"nin ünü böylece başlamış oldu.

        Bu bir başlangıç oldu, kimi  gazeteci arkadaşlarım da bu konuda haberler yaptılar daha sonraları.

        Sayın İlik'in "Trabzon ekmeği dünyaca meşhurdur" ifadesinin temelsiz olduğunu bilmesi gerekir. Ayrıca, "Vakfıkebir Taş Fırın Ekmeği"nin ününü ise niçin teslim etmediği anlaşılır gibi değil.

        "Yiğidi öldür, ama hakkını yeme..." atalar sözünü biz sayın İlik için; "Vakfıkebir ekmeğini ye, ama hakkını yeme" şeklinde değiştirip söylersek bize darılmaz herhalde...