Hayatın yasaklarının azalmaya başladığı bir sürece girdik. Herkeste bir kaygı var. Koronavirüs salgını sonrası, “Nasıl bir hayat bizi bekliyor”  endişesi.

Hayata evden baktığımız, sosyal medyayı yoğun kullandığımız bugünlerde daha fazla düşünmeye ve okumaya başladık.

Ben de yıllar önce okuduğum Platon’un Devlet, Campenella’nın Güneş Ülkesi ve Thomas More’un Utopia kitaplarını tekrar okudum.

Devleti ve devleti yönetenleri yüzyıllar öncesinden değerlendirip anlatmalarını bugüne uyarlamamız çok zor tabi ki.

Devlet yöneticilerinin hangi kriterlere göre seçildiği ve atandığı olgusu hep tartışıla dursun. Bizim ülkemizdeki devlet adamı fotoğrafları bizi düşündürmeden edemiyor.

Bir haber okudum birkaç hafta önce.

AKP Rize İl Başkanı İshak Alim’in katıldığı bir TV programına mesaj gönderen Rize Valisi Kemal Çeber, AKP’li başkandan Umre ziyareti hediyesi istedi. AKP’li Başkan Alim de, “Çok güzel olur” şeklinde karşılık verdi.

Bir ilin valisi, iktidar partisinin il başkanının katıldığı canlı yayına mesaj göndererek, kendisine kamuoyu huzurunda Umre ziyareti hediye edilmesini istedi.

Ben bunun için çok yorum yapmayacağım.

Tarafsız olmaya çalışarak sadece iki devlet yöneticisinin ismini hatırlatacağım. Birisi Recep Yazıcıoğlu, diğeri Gaffar Okkan.

İkisi de yaşamıyor.

Biri vali, diğeri emniyet müdürü idi…

İkisi de kendinden çok halk ile bağ kurdular.

Statülerini düşünmeden, devletini israf etmeden işlerini gönülden yaptılar.

Kendisine Umre hediye edilmesini isteyen valiyle Recep Yazıcıoğlu’nu ayıran ve özel kılan fark neydi?

Devletin kendisine sağladığı imkanları, kişisel işlerinde hiçbir zaman kullanmamasıydı öncelikle.

Tebdil-i kıyafet denetimlere çıkıp kaçak göçek işlere göz yummamasıydı. İbadetinden hiçbir zaman geri kalmayıp, ortalık yerde ibadet etmeyi kendine zül saymasıydı.

Resmi giyinmektense, rahat giyinmeyi tercih etmesi, korumasız gezmesiydi. Birilerini kırdığında ya da kırmak zorunda kaldığında, çocuk gibi üzülmesiydi. Parayla pulla işi olmamasıydı.

Ve en önemlisi de; görev yaptığı hiçbir yerde hiç kimseye ayrıcalık tanımamasıydı.

Ya Gaffar Okkan kimdi?

İnsanların, polise bakış açısını değiştirdi Gaffar Okkan.

Görev süresi boyunca Diyarbakır halkının gönlünü fethetti.

Şehre geldiği daha ilk günlerde, sivil kıyafeti ile halkın arasına karışan Okkan, halkın nabzını tutmuş, halkı anlamış ve onlarla bütünleşmiştir.

Yapmış olduğu çalışmalarla araya bürokratik bir mesafe koymak yerine insanları kazanmayı tercih etmiştir. Şehrin faydasına yaptığı birçok farklı uygulama, bugün O'nun ardından hala konuşulmaktadır.

İşte bu güzel adamlar bu güzel ülkede yaşadı ve çok sevildiler.

Çok oturmadıkları devlet koltuğuna itibar kazandırdılar, devleti var ettiler.

Koltuktan itibar ve avantaj sağlamadılar.

Günümüz Türkiye’sinde çok örnekleri yok.

Keşke olsa da bizde Rize Valisi’nin Umre işini yazmasak.