Ne demiştik?

“Trabzon’un mega ve avam projelere ihtiyacı yok”

Ne demiştik?

“Trabzon’a kim büyükşehir belediye başkanı olursa ,işi çok kolaydır”

Ne demiştik?

“Vatandaşa dokunun”

Ne demiştik?

“Kapılarınızı ardına kadar vatandaşa açın

Ne demiştik?

“Vatandaşın dertleriyle dertlenin”

Ne demiştik?

“Gönüllere girin”

Ne söyledi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan?

“Gönül belediyeciliği yapacağız”

Eeee… Fazla söze hacet var mı?

Var mı bundan ötesi?

BATAN GEMİNİN MALLARI GİBİ!

Bu kadar kolay olmamalı.

Aksine ince elenip sık dokunmalı.

Aslına bakarsanız olması gereken de bu…

Ha bunlar yapılıyor mu bana göre asla yapılmıyor.

Adamını bulan.

İşi farklı kulvarlara getirip, o kulvarları devreye sokup çevirenler neredeyse liste başı oluyorlar.

Tabi ki yeri gelmişken hemen belirteyim, hak edenleri tenzih ediyorum.

Hani eskiden olurdu ya işportaya düşen ürünler için ‘batan geminin malları bunlar’ diye bağırılırdı…

Vallahide Billahi de belediye meclis üyeliği de sanki işportaya düşen batan geminin malları gibi bir hal aldı.

Nedir yaa?

Bakıyorum da önüne gelen belediye meclis üyesi olmanın uğraşı içerisinde.

İşin ehli olan kişileri listeye koymakta parti yönetimleri ve başkan adaylarının görevi olsa gerek.

Var mısınız kaliteli ve işin ehli olan kişileri listeye almaya?

KİM OLMAK İSTEMEZ?

E aldıkları ücret dolgun olunca kim muhtar olmak istemez?

Sonra şuan en rahat en kolay yapılacak görev muhtarlık oldu.

Havası da var cakası da!

Boşuna muhtarlık için türkü yakılmamış.

Ne diyor türküyü yazan?

“Penceresi dilmeden

İnip gelir inmeden

Geldi geçti gülmeden

Muhtar mı oldun Kezban yenge

Hasır sepet elinde

Gümüş kemer belinde

Cümle alem dilinde

Muhtar mı oldun Kezban yenge”

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bütün kişilerin hakkıdır muhtar olmak.

Buna eyvallah.

Eyvallah olmayan ne mi?

Belediyelerde çalışanların muhtarlığa aday olmaları.

O nedenle diyoruz ki muhtarlık en çok emekli olan ve mahallesini temsil edebilecek kişilere yakışır.

Böyle kişiler yok mu mahallede?

Onlarcası var.

Ne olur muhtarlığı fırsatçılık ve avantacılığa çevirmeyelim.

 SEVSİNLER SİZİN MUHTARI

Ne demek kardeş, nüfusunu köyüne veya ilçene almak?

Buradan açık seçik yazıyorum, her kim yaşadığı şehrin etinden sütünden, kemiğinden yününden, suyundan havasından  faydalanıp, seçim için nüfusunu köyüne veya ilçesine alıyor ise, o kişi yaşadığı şehrine, dolayısıyla oy verdiği partisine ihanet ediyordur.

Yazıktır günahtır.

Neymiş efendim, köyde muhtar seçecekmiş!

Sevsinler sizin seçtiğiniz muhtarı!

 Neymiş efendim, ben orada oy kullanırsam, bizim adayımız daha şanslı olurmuş!

Adayınız batsın!

Neymiş efendim, köyümün mahallemin yönetimi bizim olsun!

Nasıl yönetimse?

Yuh ki ne yuh.

Adamda azıcık sıkılma, utanma duygusu olur.

NERESİ AÇIK?

Cumartesi günkü gazetemizde manşetten vermiştik.

Ne demiştik manşetimizde?

“Sümela’dan sonra Ayasofya mı? Krizin adı Ayasofya”

Üç yıldır Sümela Manastırı tadilattaydı, güya bu yıl açılacaktı, açılmadıktan sonra ‘net bir şey diyemiyoruz’ mesajları verildi.

Çünkü açılacağı yönünde çok kere tarih verilmişti.

Konuyla ilgili Turizm İl Müdürü Ali Ayvazoğlu bir açıklama yaptı. Ayvazoğlu açıklamasında şöyle bir ifade kullandı: ”Ayasofya ve Sümela kapalı değil, tadilatlar devam ederken ziyaretçi alacağız.”

Bir kere Sümela’ya ziyaretçi alınmıyor.

Sümela sadece uzaktan görüntülenebiliyor.

Ayasofya’da ise restorasyon çalışması yapılıyor ama turizm sezonu olmadığından Ayasofya’ya çok ziyaretçi gelmiyor.

Haliyle bu da yapılan çalışmalar için kolaylık oluyor.

Ha turizm sezonu bir açılsın bakalım, sonra yorumumuzu yapalım.

Şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum.

İl Turizm Müdürü Ali Ayvazoğlu bütün iyi niyetiyle, gece gündüz demeden dur durak demeden çalışıyor.

Nerede kendisine bir sorumluluk düşüyorsa, o sorumluluğu sonuna kadar hiçbir imtina gözetmeksizin alıyor.

Güzel şeylere de imza atılıyor..

Trabzon’a katkı sağlamak için de önemli projeleri hayata geçirmek için de nasıl uğraş verdiğini iyi bilenlerdenim.

O nedenle biraz sabır göstermekte fayda var.

Çünkü Ayvazoğlu da hepimizden çok Trabzon’un kurtuluşunun turizmde olduğunu biliyor.