Mahmurluğumu üstümden birkaç bardak çay ile atabilir miyim düşüncesiyle önce Ulu Cami çay ocağına yani bizim Gökhan Bostan'ın mekanına vardım.

Hani geç saatlere kadar oturmanın getirdiği uyuşukluk öyle birkaç tavşan kanı çayla geçecek gibi değildi.

Gazetelere şöyle bir göz attım, hiçbir şehirde olmayan okuma şeklini ben de tedris ettim.

Yani arka sayfadan başladı günümüz.

Kalktım, tedrisatın yoluna koyuldum. Bir anda ayaklarım beni Yaylacık'taki Hasan ağabeyin mekanına doğru taşıdı.

Samimiyetin ilmek ilmek dokunduğu bu mütevazi mekana uğramadan güne başlanamazdı. Cehdeyledim, mekana vardım. 

Kültür masası lakabı takılmış masada otururken buldum Ali Hocaoğlu'nu. Selam verdim, yanına oturdum.

Henüz sandalyeye ilişmiştim ki çayım geldi.

Dünya meselelerine hemen bir dokunuş yaptık.

Trump'un Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı aramasının ardındaki hakikati irdelemeye başladık. Kimi zaman çok anlamlı analizler yaptık kimi zaman da Hasan Aydın ağabeyin ifadesiyle "çatta patta" konuştuk.

Üstüne üstlük Fırtına ilk yarısı tatmin etmese de Antalya'yı yenmiş, üç puanı hanesine üç golle yazdırmıştı. Mevzu dünya konularından bir anda haftamızın moral değerlerini tayin eden Trabzonspor'un galibiyetine geldi.

Maç öncesi tahminlerinde sınıfta kalan Yasin'in yolunu gözler olduk. Ali Bey "3-0 bitecek" diye tahminde bulunmanın onuruyla sandalyeye bir başka yayılmıştı. 

Bu arada FETÖ Fenerbahçe bağlantısı konusunda yorumlar ve resimler, yerel medyanın gündemi olmuştu. Hatta hain Zekeriya Öz'le Şekip Mosturoğlu'nun Fenerbahçe tesislerinde maça çıkma görüntüleri ve Aziz Yıldırım'ın yandan maçı takip etmesinin enstantaneleri gerçekten hatırlatılması gereken hakikatlerdi.

Neyse yayla suyundan demlenmiş çayların biri gitti diğeri geldi. O esnada Kemal ağabeyin "takvim yaprağı tarihçisi" diye takıldığı Hasan ağabey çıkageldi.

Gündemi bir de onun bakış açısıyla değerlendirdik.

"Dolar 3,50'ye iner; Trabzonspor kalan üç maçını alırsa şampiyon olur" değerlendirmesi polemik yaratsa da Bülent'ten kuvvetli bir teyit gelince yalnız kalmamış oldu.

Anlayacağınız Trabzon yaşayan bir şehir.

Her konu her yerde açık açık konuşulur.

Yani her yere de ses kısıklığından bahsedilebilir belki ama Trabzon'da volümler hep açıktır.