Yanlış hesap Bağdat’tan döner diye bir söz vardır.

Bu kez dönmedi.

Ülkemize ki ekonomik açmazlar karşısında halkımız yaşamda zorluk çekiyor.

Halkımız geçinebilmek için bankalara borçlanıyor. Borçlarını yeni aldığı borçlarla kapatmaya çalışıyor.

Vatandaşın kredi borcu altı yüz on yedi milyar lirayı buldu.

İktidar, ekonomik buhranın yükünü vatandaşın sırtına yüklüyor.

Artık gramla alış veriş devri başladı.

Tüm kesimlerim icra dosyalarını alacak dolaplar bulunamıyor.

Esnaf kepenk kapatma yarışına girmiş durumda.

İş adamları iflasın eşiğine geldi. Büyük mağazaların raflarında ürün bulunmuyor.

***
Ülkeyi yönetenler kaynak bulmak için sinekten yağ çıkarmak için türlü oyunların içine giriyor. Yatırım yok, işsizlik can almaya başladı. Halkımız geçin için türlü seçenekleri denemeye çalışıyor. Ama caddelerde biraz gezinti yaptığımızda aklımızın almadığı gözlemlerle karşılaşıyoruz. Bütün kafeler ve benzer mekânlar özellikle gençlerle hınca hınç dolu. Müzikli eğlenceli yerlerde yemek içmek için adeta yarışıyorlar. Herkesin bir elinde telefon diğer elinde sigara Ege vapurunun bacası gibi tüterek büyük gürültü içinde zamanlarını geçiriyorlar. Ülke, sonu belli olmayan bir savaşın içine bırakılmış kimsenin umurunda değil.
***   
Bu ne yaman çelişkidir.

Böylesine ekonomik sıkıntılar yaşayan ülkemizin gençliğine ne diyebiliriz? Kafelerdeki ücretler oldukça çok yüksek oluşu, gençlere cazibe mi kazandırıyor. Bizim gençliğimiz böylesine duyarsız değildi. Tüm olumsuzluklara karşı duyarlı oluyordu. Olaylara yabancı değillerdi. Sorguluyordu. Bir taraftan iş yok, işsizlik boyutu çok yüksek, ailelerin gelirleri insan gibi yaşamanın çok gerisinde iken, bu yerlerde harcanan paraların kaynağı elbette bizleri düşündürüyor.
***

Böyle yaşamaya alıştık mı yoksa alıştırıldık mı acaba? Üretmeden tüketmek öyle mi? Hem de alınlarında derin çizgiler, ellerinde nasır olmuş baba parası çok tatlı mı? Sorunları beraber tartışalım çıkar yol bulalım.

Ne dersiniz çok geç mi?