Yeni sezona bambaşka umutlarla giren Trabzonspor, ilk haftaki Atiker Konyaspor galibiyetinin verdiği moral ile Kadıköy’de Fenerbahçe karşısına çıktı. Ev sahibi ekibin ise önce Göztepe beraberliği, ardından da Vardar karşısında aldığı 2-0 yenilginin moralsizliği vardı. Bu mental ve fiziksel yorgunluğu da beraberinde getirecek önemli etkendi. Bordo-Mavililerin moral ve fizik avantajına karşın, ev sahibi ekibin tam 19 yıldır kendi evinde yenilmemiş olmasının özgüvenini yabana atmamak gerekir. Şu bir gerçekti ki, Trabzonspor’un bu maçı kazanması 3 puanın çok ötesinde büyük anlamlar taşıyacaktı. Buna karşın, Fenerbahçe için sadece ligde kaybedilen bir karşılaşmanın ötesinde çok da önemli değildi.

Teknik Direktör Ersun Yanal, orta sahayı güçlü tutma adına Bongonda’yı kenara çekerken, Konyaspor maçının ilk 11’dinden başka değişikliğe gitmedi ve fizik gücü daha üst seviyede gözüken Matus Bero’yu sahaya sürmeyi tercih etmişti. Bunun nasıl bir sonuç doğuracağı ise merak konusuydu. Bu tercih Trabzonspor’un rakibine her alanda çok daha iyi basması sonucunu doğurdu en azından ilk yarıda… Maçın başlamasıyla birlikte renkli bir karşılaşma seyredeceğimiz izlenimini çıktı ortaya… En azından kora kor bir mücadele söz konusuydu. Ersun Yanal, rakibin orta sahasının çıkmaması, topla boş alanlar bulmaması için oyuncularını koşullandırmıştı. İlk yarı boyunca da bu iyi uygulandı diyebiliriz. Fenerbahçe top yapamadı ama Trabzonspor da oyunu yönetme gibi bir düşünceyle hareket etmedi.

KIRILMA ANI BURAK YILMAZ’IN SAKATLANMASIYDI
Maçın 5’nci dakikasında Fenerbahçe savunmasının uzaklaştıramadığı topu Kucka’nın kale sahasına doldurmasıyla Burak Yılmaz adeta tilki kurnazlığıyla birlikte meşin yuvarlak ile buluşup fileleri havalandırması bir olurken, Volkan Demirel’e askıda kalmak düştü. Golden sonra oyun kaosa dönüştü. Sertlik vardı, kora kor mücadele vardı ama oyunun keyif veren, görsel güzelliğinin olduğunu söylemek mümkün değildi. Olcay Şahan’ın 10’ncu dakikada kırmızı kart görebileceği şekilde rakip oyuncu Volbaune’ye tekme atması anlaşılabilir değildi.  Maçın kırılma anlarından biri Burak Yılmaz’ın sakatlanarak oyunu terk ettiği 20’nci dakikaydı.

Bu dakikadan sonra Fenerbahçe daha rahatladı, Bordo-Mavililerde ise endişe başladı. Oyun bu nedenle de daha çok Trabzonspor sahasında seyretti. Buna rağmen rakibin, 30’ncu dakikada bir savunma hatasından yakaladığı pozisyon dışında etkinliği yoktu. Bu pozisyonda da Onur kalesinde devleşti. Maç tam rölantide giderken, ev sahibi ekip etkin hücumlar geliştiremezken, Bordo-Mavililerin hızlı çıkışlarıyla rakip kalede pozisyon bulması gerektiği anlarda ne yazık ki final paslarını yapması gereken isimler durağan davranınca farkın açılması mümkün olmadı. 45nci dakikada ise Alper Potuk’un neredeyse aut çizgisinden aldığı topla önce Uğur Demirok, sonra da el bombası Perreira’dan sıyrılıp, çaprazdan attığı şutun adeta iğne deliğinden girerek filelerle buluşması buz kesmemizin nedeniydi.

KUCKA’DAN SKANDAL PENALTI
İkinci yarıda Fenerbahçe ilk yarının son dakikasında attığı golün moraliyle baskılı olması bekleniyordu. Ancak ilk tehlike Bordo-Mavililerden geldi. Okay’ın enfes topuna hareketlenen Dame N’doye son hareketi yapmakta gecikince İsmail, mutlak gollük pozisyonu engelledi. 56’ncı dakikada Yusuf’un çok güzel pasıyla buluşan Olcay’ın bazukasında Volkan Demirel’in de müdahale hatası ikinci golü getirdi.  Golden sonra çok daha rahat oynaması gereken Trabzonspor’du ama Ersun Yanal rahat durmadı. Yusuf Yazıcı-Ogenyi Onazi değişikliğiyle birlikte tamamen kabuğuna çekilecek bir Trabzonspor’un habercisiydi, sözde tecrübeli hoca!. Oysa takımın hücum gücünde belki de tek yaratıcı oyuncu olarak Yusuf kalmıştı.

Fenerbahçe’de sonradan oyuna giren Aatıf, Trabzonspor’un savunma dengesini bozarken, 83’ncü dakikada kale sahasına gönderdiği topa Juraj Kucka’nın elle müdahalesi tam bir skandaldı. Hakem penaltı noktasını gösterdi ve Valbouna skoru eşitledi. Ersun Yanal’ın, Burak’ın çıkışıyla N’doye’yi oyuna sokmasının ardından, Yusuf ve Onazi değişikliğiyle skoru koruma telaşına bir de Kucka’nın anlaşılması zor hatası eklenince skor 2-2’de düğümlendi. Yazık oldu. 19 yıllık özlem sona erebilirdi ama korkak bir teknik direktör ve sözde yıldız diye yutturulan bir oyuncunun acemiliği ile Trabzonspor tarih yazabileceği bir maçtan ancak 1 puanla ayrılabildi.

Bu da yeter mi desek acaba!.