Pandemi devam ediyor. Dünyanın yetkili kuruluşları ve yetkin sağlıkçıları tehlikenin devam ettiğini söylüyor. Ama biz salgın bitmiş gibi davranmaya başladık. AVM’ler açıldı, futbol maçlarının başlayacağı tarih konuşuluyor. Öyle görünüyor ki başka benzer uygulamalar sırada. Henüz salgın bitmemişken bu şekilde davranmak büyük hata olur. Bu salgının seviyesini ölçmek için temel bulaştırıcılık katsayısı olarak ifade edilen ve R0 olarak adlandırılan bir gösterge var. R0 değeri 1’den küçükse her bir enfeksiyon 1’den az sayıda yeni enfeksiyona yol açıyor ve giderek salgın sönmekte demektir. 1 ise her bir enfeksiyon 1 diğer enfeksiyona yol açıyor dikkatli olmaya ve tedbirli olmaya devam etmek gerekiyor demektir. Fakat R0 değeri 1’den büyükse her bir enfeksiyon 1’den daha fazla sayıda yeni enfeksiyona sebep oluyor ve  epidemik yada pandemik salgın halinin devamı anlamını taşır. Türkiye’nin R0 değeri 1,56. Bu sayı salgının hala aktif olduğunu ve bırakın azaltmayı tedbirleri daha arttırıp sıkılaştırmak gerektiğini gösteriyor.

***

Bu salgın sürecinde toplumumuzun genelinin bilinçli hareket ettiğini düşünüyorum. Fakat küçük bir kesimin bilinçsiz davranışları tehlikenin artmasına sebep oluyor diyebiliriz. Bu bilinçsiz kesimi AVM’ler açılır açılmaz kapılarda kuyruk olarak gördük maalesef. Fakat hepsinden önemli olumsuz ve akla mantığa aykırı bir gelişme var. Futbol müsabakalarını başlatma kararı. Bu ortamda alınan bu karar virüse kendi ellerimizle toplumu kurban olarak sunmamız sonucunu doğurur. Sanki ülkemizde R0 değeri 1’in çok altına düşmüş veya virüse karşı ilaç ya da aşı geliştirilmiş gibi hareket etmek nasıl bir mantıksızlıktır anlamak mümkün değil. Alınan bu ve benzeri kararlar toplumun gevşemesine, daha rahat ve tedbirsiz hareket etmesine yol açar. Tedbir olarak maçlar seyircisiz oynatılabilirmiş! Allah aşkına böyle bir önlem olabilir mi?  Kahvehane ve lokaller kapalı olsa bile özellikle heyecanı yüksek olan önemli maçlarda insanların evlerde toplanıp birlikte seyredeceklerini tahmin edemiyor musunuz? Maçların heyecanlı anlarında insanların sosyal mesafe gibi önlemlere riayet edebileceğini mi düşünüyorsunuz?

Yöneticilerimiz toplumun sağlığı konusunda gerekli insiyatifi almak zorundadır. Pandeminin devam ettiği bir ortamda toplum sağlığını ilgilendiren konuları federasyonlar gibi sorumluluğu olmayan kuruluşların insiyatifine bırakmak doğru değil. Sorumluluk onların demekle sorumluluk onların olmaz. Halk sağlığı alanında her türlü tedbiri almak idarenin görevi ve sorumluluğudur. Madem insiyatifi devredip sorumluluktan kurtulmak mümkün o zaman 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşlarımızın ne günahı varda haftalardır dışarı çıkmalarını yasakladık.

***

Madem futbol maçlarını başlatma yetkisini Türkiye futbol federasyonuna verip sorumluluğu onlara yükleyebiliyoruz, o halde emeklilerin dışarı çıkıp çıkamayacakları kararını Türkiye Emekliler Derneği, 20 yaş altı gençlerin faaliyetlerinin yapılıp yapılamayacağı kararını da gençlik denekleri versin. Emekli ve gençlik derneklerine bu konuda insiyatif tanımak ne kadar mantıksızsa federasyona da bu hakkı verip sorumluluğu onlara yüklemek o kadar mantıksızdır.
1918-1920 yılları arasında 18 ay içinde yaklaşık 50 milyon  insanın ölümüne sebep olan ve İspanyol gribi adı verilen salgın ılımlı ilk dalga, şiddetli ikinci dalga ve artçı üçüncü dalga olmak üzere üç dalga halinde seyretmiştir. İnsanlık tarihinin bilinen en büyük salgınlarından biri olan İspanyol gribinin en ölümcül olan dalgası ikinci dalga olmuştur. Bizler şu anda coronavirüs nedeniyle olan salgının henüz ilk dalgası içindeyiz.

***

Yakın zamanda aşı veya etkili bir ilaç bulunamazsa veya virüs insanların lehine bir mutasyon geçirmezse ikinci dalgayı beklemek ve bu duruma göre önlem almak zorundayız. Yoksa İspanyol gribi benzeri bir felaket yaşamak olasılık dahilindedir. Gerekli önlem almak bir tarafa salgını arttıracak kararlar alırsak, yakın zamanda bir ilaç veya aşı ihtimali görünmüyorsa ve en büyük umudumuz güneşin ultraviyole ışınlarının virüsü etkisiz kılmasını beklemekse işimiz çok zor demektir.