Bunu yazmak istemezdim.

Zira fırsatçılığı hiç sevmem.

Ancak, İsmet Paşa’nın bazı illerde camileri neden kapattığını, caminin önünde nöbetçi bulundurduğunu ve hiç kimsenin camiye giriş yapmasına izin vermediğini şimdi daha iyi anlaşılıyor mu acaba? Senelerce İsmet Paşa’yı halkın gözünde din düşmanı gibi göstermeye çalışanlar, Kurtuluş Savaşı tarihini değil galiba fesli Kadir’in yazdığı tarih kitaplarını okumuşlar.

Paşanın, bu olayını fırsat bilen vatan hainlerinden bir açıklama veya bir özür dileme beklemek elbette bize yakışmaz. O tarihlerde ülkenin hangi tehlikeler karşısında önlemler alındı ise, bugün yaşadığımız ölümcül virüse karşı alınan önlemlerin aynı olması belki bizlere akılcı dersler vermiştir. Alınan her tedbirler, zamanın koşullarına göre alınır. Ön yargılı ile olaylara bakanlar yargısız infaz edenlerdir.

İstiklal Savaşı’nın yorgunluğunu henüz üzerinden atamayan Türkiye Cumhuriyeti, İkinci Dünya Savaşı’na girmemek için uğraş verirken, diğer taraftan alınan bir sürü önlemleri insanlığın kabul edemeyeceği yakıştırmaları ve suçlamaları anlamak mümkün değildir.

Günümüzde görülen ve tüm dünyayı tehdit eden “koronavirüsü” muktedirler tarafından mı yoksa diğer faktörlerle mi yayılıyor oluşu, insanların yaşamını, mutluluğunu ve geleceğini oldukça düşündürüyor. İşte bu nedenlerle dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir sürü önlemler alındı. Bu önlemlerin bir tanesi de camilerimizde toplu ibadet yapılmayacağıdır.

Şimdi açık ifademizle soruyorum. Bu kararı verenler din karşıtı mı veya dinsiz mi? Bizler bu düşünceye asla katılamayız. Peki, İsmet Paşa için bu kararı kim verdi? Birileri verdi anladık ama halkımız nasıl inandı? İşin püf noktası burada! Ülkemizdeki yetkililer ölümcül bu virüs için yeteri kadar önlem alıyor mu bilmem ama yapılan önlemleri doğru ve yerinde buluyorum.

Tüm halkımızla bu korkunç durumdan üzüntüsüz olarak ayrılacağımızı bekliyorum.