Şampiyonluk yolundaki Trabzonspor, belki de sezonun en önemli maçında rakibi Başakşehir’i evinde konuk etti.

Maçın ilk devresine bakıldığında rakibin pas yüzdelerinin yüksekliği karşısında oyunu forse edemese de ilk yarı pozisyon zenginliğinde rakip alanda 3-5 tane pozisyon bulan takım Trabzonspor’du.

Haliyle stresli bir maçtı. Bu arada seyircisiz oynanması Trabzonspor için bir dezavantaj olsa da insan sağlığı futboldan değil, her şeyden önce gelir.

Trabzonspor’un oyun kurgusuna bakıldığında belki de elindeki kadronun şuan itibariyle Hüseyin hoca sahaya en iyisini sürdü. İlk yarı gerek alan savunmasında gerekse ikili mücadelelerde Trabzonspor’un kazanma arzusu sahaya yansıyan bir olguydu ki, daha çok rakibin kalesinde görüldük. Ama sonuca gidemedik.

Bunun adı futbol. Elde ettiğimiz en büyük değerse 1- 1’lik sonucun bizim tarafımızdan kazanç olduğudur. Olmayabilirdi desek de futbolun içinde olan bir olaydır, olabilir. Bu da bir motivasyondur. Çünkü şampiyonluğa oynayan takımların oynadığı müsabakalar hem risklidir hem de bir anda oyun disiplinini kaybettiren maçlardır.

Şurası bir gerçek ki rakibin bir dezavantajı vardı o da yıllarca yan yana oynayan bir ekiple zaten seyircisinden yoksun oynayan bir takım bir de teknik kapasiteleri ağır basınca haliyle Trabzonspor, 90 dakika boyunca risk almadı.

Futbolun mantığında yenemiyorsan yenilmeyeceksin mantığı her zaman geçerli bir düşüncedir. Trabzonspor, amacından kopmadı. Bence ilk yarı Trabzonspor ikinci yarı Başakşehir görüldü.

Yediğimiz gole bakıldığında rakip o ana kadar bize baskı yapamadı. Üç kere geldi kademe hatasından birini gol yaptı. İşte iş buradadır ki Trabzonspor oyundan kopmadı, dağılmadı, paniğe kapılmadı. Bulduğumuz golden sonra da yenilmeyecek bir takım değildi. Yenebilirdik de. Ama olmadı başaramadık. Her şeye rağmen umudumuzu sürdürdük. Bundan sonraki maçlarda Trabzonspor’un daha derli toplu oynayacağını umut ediyorum.

Sonuç olarak Trabzonspor zirve yarışında en kuvvetli adaydır.