Ülkemizde liselere geçiş sistemimiz bu eğitim öğretim yılının başında değişmişti. TEOG yerine LGS getirildi. Aslında değişimin öncesinde 8. sınıf öğrencilerinin sınavsız olarak liselere geçeceği söylenip TEOG’un daha yapılmayacağı belirtilmişti. Yeni LGS, bilimsel olarak altyapısı oluşmadan yürürlüğe girdiği için bir takım sorunlara yol açmıştır. Belki belli işlerde kervan yolda düzülür düşüncesi doğru olsa da, bu işin geleceğimiz olan gençlerin yetişmesinde büyük bir aşama olmasından dolayı kesinlikle iyi bir planlama ve tüm paydaşlarıyla değerlendirilip ortak akılla yola girmemiz gerektiren bir durumdu.

LGS ilk ilan edildiğinde Milli Eğitim Bakanımız gelen eleştiriler üzerine özel okul temsilcileriyle 2 toplantı yaparak düzenlemeler yapılmıştır demişti. Tabi ki özel sektör belli bir alanda olacaktır, kaliteleriyle öğrenci çekecektir. Ancak bu sınav için veliler, öğretmenler, ölçme değerlendirme uzmanları ve bakanlık temsilcileri bir araya gelerek planlama yapması gerekirdi. Her paydaşın önerileri yeni planlamada yer almalıydı. Ancak bu planlama yapılmayarak sanki bakanlık eliyle öğrenciler özel okullara yönlendirilmiştir. Türkiye’nin ekonomik verileri özel okullaşma oranını %7-8 oranında olabileceğini gösterirken özel okul sahiplari ve yansımaları bu oranın %25 seviyelerinde olması gerektiğini ifade etmektedirler. Ne yazık ki sistem değişikliklerinden başta geleceğimiz olan çocuklarımız direkt etkilenirken velilerde işin içinden çıkamayıp çaresiz kalmaktadırlar.

LGS sözel bölümde 50 soru 75 dakika ve sayısal bölümde 40 soru 60 dakika şeklinde uygulandı. Özellikle TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi olmak üzere soru sayısının 10 olan derslerin ölçme değerlendirme açısından yetersiz soru sayısı içermektedir. Sınavın içeriğinde ise matematik dersinin soruları incelendiğinde mantık ve muhakeme gerektiren yapıdaki 20 sorusunun çözülmesi için bırakın 30 dakikayı 50 hatta 60 dakika süre tanınması gerekirdi. Okullarda kullanılan matematik dersi kaynaklarının içeriği sorulan sorular ile de bağdaşmamaktadır. Ayrıca sınavı öğrencilerin %10’u kontenjana dayalı olarak kazanabilecekken %90’ı kaybedecektir.  LGS’nı kaybeden %90’lık öğrencilerimizin sınavsız alan okullara yerleştirilmesi de ayrı bir sıkıntı olarak gözükmektedir. Genel çizgilerin uygulanması çok zor olacağından dolayı yerel değerlendirmelerle çözüm aranacakmış gibi gözüküyor. Haliyle bu sınavsız yerleştirmede de milletce sıkıntımız olan torpilin ne kadar devreye gireceğini kimse bilememektedir. Bu yaş grubundaki çocuklarımıza zor ötesi sınavların uygulanması pedagojik açıdan da ciddi sıkıntılar oluşturacaktır.

Bu kadar olumsuzlukları düzeltmek için eğitim öğretim lehine acil kararlar alınmalıdır. Başta okul kontenjanlarının %10 yerine %30-35 çıkartılması, tüm paydaşların temsilcilerinin bir araya getirilip alınacak kararları ivediklikle uygulanması gerekmektedir.

Geleceğimiz olan çocuklarımızın bu kaos ortamına itilmesinin bedelini hiç bir kişi veya kurum ödeyemez, bırakın göz yaşlarına boğulmalarını biraz bile üzülmeleri tahammül edilemez. Acilen sorumluluk sahibi kişileri göreve çağırıyorum. Eğer iyileştirmeler yapılmazsa bunun bedelini geleceğimizin mimarı çocuklarımız ödeyecektir.