Bu yazımda çok merak edilen bazı soruların yanıtlarını birinci ağızlardan edindiğimiz bilgiler üstünden okurlarımızla paylaşacağım. Yapılan açıklamalara ne bir kelam ekleyeceğim ne de bir kelamı görmezlikten gelip atlayacağım.

İlk olarak Trabzon MHP Merkez İlçe eski başkanı Mehmet Yılmaz'ı aradım. Çok net bir soru yönelttim kendilerine. "Kartların yeniden karıldığı son kertede nerede duruyorsunuz" diye sordum. Mehmet Yılmaz her zamanki gibi topu sağa sola dolaştırmadan gerçek ülkücü tavrıyla net bir cevap tevdi etti. "Mehmet Yılmaz olarak bazı eleştirel yaklaşımlarım olsa da yılmadan kemiklerimin kaynadığı yerdeyim. Yani yerimde, MHP'deyim" şeklinde çok sarih, bir o kadar da ironik bir cevap verdi.

Yılmaz, cevabın devamında da şunları ifade etti:

"Evet ülkücülerin Ak Parti iktidarları döneminde kurum ve kuruluşlarda budandığı, aşağılandığı, ekonomik süreçlerden dışlandığı bir vakıa. Lakin memleketin içinde bulunduğu şartlar şahsi menfaatleri gündemleştirecek bir zamanda olmadığımızı haykırıyor bize. Bu itibarla meselelere daha geniş pencereden baktığımızda içinde doğduğumuz, büyüdüğümüz, sorumluluklar üstlendiğimiz, karşıt gruplarla dişe diş mücadele verdiğimiz davamız ülkücülük davasını MHP'nin çatsının dışında yaşayabilmek imkânsızdır. 'Dünün güneşinde bugünün çamaşırını kurutmak' nasıl ki mümkün değil bugünün gerçekliğinde yarının

umutlarını da feda etmek aynı oranda anlamsızdır. Biz MHP'de kalarak, desteğimizi esirgemeden MHP'nin içinde savaşarak bir sonuç elde edileceğini ilke edinmişiz. Ben işte buradayım."

Bu kez ahizede Trabzon MHP İl eski başkanı Muammer Demeli beyefendi vardı. Tanıdığım en nazik siyasetçilerden biri. Ne zaman kendisini aradıysam ulaşabildiğim, ikinci gündemi olmayan, olduğu gibi görünen bir isim. Trabzon'un böyle değerli bir değeri ileriki yıllarda heba etmemesi gerekiyor. Demeli'ye de aynı soruyu yönelterek "Kartların yeniden karıldığı son kertede nerede duruyorsunuz" diye sordum.

Soruma açık, tatmin edici, inandırıcı, samimi yanıtlar aldım. Çok dikkatli bir dil kullanan Demeli şunları söyledi:

"Siyasi arenada kartlar yeniden karıldığında üç çocuğumla oturup istişare ettim. Ülkücü bir genetikten gelmenin sorumluluğunu hissederek 'görevden alındım' kırgınlığının yarattığı hissi duruma teslim olmadan belli kararlara vardım. Gözlerimi açtığım partimden kopmanın imkânsızlığını duyumsadım. MHP'den ayrılan arkadaşlarımızın bütün telkinlerine rağmen 'taş yerinde ağırdır' şiarına halel getirmeden 'MHP ve ülkücülükte sabiteyim' dedim. Belli gerekçelerle ayrı düştüğümüz arkadaşlarla ileriki tarihlerde yeniden aynı çatı altında buluşacağımızı düşünüyorum. Bu çatı 'üç hilal'in çatısıdır. Kimseyi ağır bir dille ne gittiği için ne de kaldığı için suçlamak yarınki birlikteliğimize zarar vereceği için gireceğim bir mevzu değil. Çocuklarımıza miras bırakacağımız bir siyasi geçmişimiz var. Bu geçmişi hiçbir surette bulanık hale getirmek istemiyorum. Ez cümle ben de yerimdeyim, MHP'deyim."

Tabii telefon görüşmesi esnasında söylenenlerden 'insan aklı unutmakla maluldür' kaydı şartı hariç bana ifade edilenlerin hülasası buydu.

Birilerinin ifade ettiği gibi Trabzon'da MHP yerlerde sürünmüyor yani. Hatta bazı AK Partili insanlar sözlerinde samimi iseler Trabzon'da MHP bir önceki seçimden daha güçlü bir oy alabilir.

Bu iki önemli isimle yaptığım görüşmeler bir yana başka isimlerden de aldığım sinyaller "Cumhur İttifakı faka basmayacak kadar titiz, sistemli ve uyumlu giderse Trabzon'da her şey istedikleri gibi gider" şeklinde frekans yayıyor.

Yanılır mıyım, sanmam...