Siyasetle ilişki, siyaset yapma olanakları ve siyasetin anlamı yaşadığımız topraklarda Hayatın olağan akışına denk gelmeyip sorunlu olsa da, “siyaset konuşmak” dinlemek çok seviliyor. Tıpkı futbolda olduğu gibi “dar alanda” kısa ve seri paslar, hangi sonuca katkı yaptığına bakılmaksızın fazlasıyla ilgi çekiyor!

            Çoğu kandırmaca hareketliliğin sağladığı görece tatmin, başta erk sahipleri olmak üzere tüm siyasi aktörleri durumu idare etmek noktasında rahatlatıyor…

            Olup bitenlerin pekala farkında olanlarda ise, atılması gereken demokratik adımların   yerine zorlama başka çare arama fikri ağır basıyor olsa da; mevcut siyasi tablodan ve bu vasatın ürünü liderlerden yana itirazı olup, onlardan fazlaca bir şey beklenemeyeceğini düşünenler bağlamında bu çözümleme hiç te sonuç alıcı görünmüyor.

             Kendi iç işleyişlerini çözümlemekten uzak,  kendi aralarında bir türlü netleştiremeyen mevcut partilerin söylem ve eylemlerinden farklı bir sonuç, bir büyük değişim beklemenin gerçekçi olmadığını söylemek çok yanlış değil.

              Peki, bu zeminin tamamen dışına çıkarak yeni bir çare inşa etmeye uygun bir tablo veya eğilim var mı? Toplum bir arayış içinde mi?

              Verilere bakıldığında görülen şu; Türkiye’de seçime katılım % 87.5 oranıyla rekor seviyede yüksek. Zaman zaman haksızlıkların oranı katılıma koşut yükselip, seçimlere bir biçimiyle müdahale ve en üst düzeyde kurulan tuzaklar! partilerin ya da cephelerin destekçilerinin ciddi bir oranını olumsuz yönde etkilediği gibi yaşanan hayal kırıklıkları ve örgüt içi koltuk kavgaları, sandığa gitme konusunda kafaları olabildiğince karıştırmaktadır.

                 Siyasetle kurulan ilişki, oy verme kararını oluşturan temel gerekçeler ve mevcut siyasi tabloyla ilgili kanaatlerin kamuoyunda çok sağlıklı süreçlerle uyumlanıp paylaşılmadığı görülmektedir. En azında siyaset alanının / gündeminin bu durumun kolaylaştırıcısı olmadığı ortada.

                Adalet, demokrasi, toplumsal barış gibi hayati sorunların gündemde üst sıralara tırmanamamasının yanı sıra, ekonomik sıkıntılar ve beklentiler de yeterince belirleyici olamıyor, Kimlik hatları şeklinde ayrılmış siyasi alan , sürekli beslenen (kutuplaştırma) ve özgür bir tartışma ortamının giderek daralması ama daha da önemlisi siyasi aktörlerin bu durumu kabullenmiş görülmesi tabloyu ağırlaştırıyor.

                 Ufukta bu durumu düzeltecek ilkesel bir çözümlemenin görülmemesi,  Oy oranlarını etkileyebilecek denli güçlü bir hareketi beslemediği gibi…  siyasi aktörler arasındaki sen ben kavgası  ve demokrasinin evrensel ilkelerinden gittikçe uzaklaşan yabancı mahalle hayranlığı! Seçmen tabanında onulmaz yaralar açıp seçmenin hareket ve görüş alanını daraltıyor.

                 Öncelikle, bir başka seçenek için alışılmışın dışında daha bir bütünleştirici düşünmenin önünü açmak; başka türlü düşünmeye başlayanların tepkilerinin siyasileşmesini sağlamak; sonra da bunu en geniş toplum kesimleriyle ortaklaştıracak bir yüz veya yapı bulmak/üretmek, hak-hukuk-adalet arayışını içselleştiren her yurttaşın önünde toplumsal bir ödev olarak durmaktadır.

                  Kartacalı komutan Hannibal’ın dediği gibi;

                 “Ya bir yol bulacağız, ya da yeni bir yol açacağız.” Özdeyişinden hareketle liderliğe soyunan kadrolar; yol bulmak ya da yeni bir yol açmak durumunda olmalıdırlar.

                   Bu yol; kimlik siyasetinin baskısı ve kutuplaştırmadan çıkışın biricik yolu olup, belirsiz bir ortaklık zemini ve bagajı ziyadesiyle dolu bir benzerlik iddiası taşımamalıdır.

                   Yolu bilmekle yolda ilerlemek ayrı şeyler olduğundan hareketle; Ayrılığı değil çoğulluğu, farksızlığı değil kapsayıcılığı, “tek”i değil “çok”u savunmak da bir önemli çıkış yolu olabilir…

                   Demokratik yaşamın vazgeçilmez unsurları olan siyasi partileri yok sayıp hedeflemek yerine, kadrolara tünemiş oligarşik yapıyı dağıtıp! Çağcıl, özgürlükçü, bütüncül, eşitlikçi bir anlayışla zemini korumaya zorlamak, iknaya çalışmak daha kestirme bir yöntem olarak önümüzde durmaktadır.

                    Başarmaya yargılı olmak bu yolda biricik seçeneğimizdir dostlarım.

                    Güzel bir hafta dileklerimle…