Trabzonspor hem sahada hem masada hem de kasada perişanları oynuyor. Sermayesinin derdine düşenler taraftarın derdine derman olamıyor. Mazisi göz kamaştırıcı başarılarla dolu bir takıma hem de 50. yılında tersten plaka yazdırtanlar hangi yüzle koşulsuz destek veren taraftarın yüzüne bakacak!

Ben hep iddia ettim etmeye de devam edeceğim. Bu ligde şampiyon olmak hiç de zor değil. Gününü tümüyle takıma vakfedecek bir yönetim, özümüzden kuvvet alan bir takım bir de ödemelerde aksama yaşatmayacak bir nakit akışı...

Bu üçü sağlandığında şampiyonluk dedim ya çocuk oyuncağı gibi bir şey. Ama sen hayali söylemlerle taraftarı oyalayıp şahsi menfaatlerinin ihyası için ter dökersen sen kazanırsın lakin takım tel tel dökülür.

Kapı gibi iki iyi stoper, oyunun iki yönünü beceren bir ön libero birkaç da zayıf tarafları takviye edecek oyuncu aldın mı iş tamamdır. Hocan da futbol piyasasında rakibi ve hakemleri ezecek bir isimse çık yola. Para meselesinde ise çok verme ama günü gününe ver prensibini de uyguladın mı yolun ardına kadar açılır.

Kibirli adamı hem Allah hem de kul sevmez. Mütevazi olacaksın. Herkesle diyalog kurabilecek sevilgenliğin olacak. Laf ebeliği yaparak yol alanın sonu ebenin eline düşmektir. Bu dünya kendini bir şey zannedenlerin mezarlarıyla doludur.

İz bırakmak her adamın harcı değil. Söz bırakmak da öyle kolay değil. Bir de altından kalkamayacağın yükün altına girip sonra da cıyaklamak bizim kabahatimiz değil.

Taraftarın yüzünü kara edenler ak günler görmez. Başı dik bir maziyi pespaye etmek dayanılacak gibi değil. Birden alıp bine dayattığınız borçları şahsi sermayenizden ödeyip işinizin başına dönmenizde fayda mülahaza edilir.

Bize bir tesis, bir kazanç kapısı oluşturmadınız ama kendi işlerinizi hayli çeşitlendirdiniz. Yani takım bahane fevri çıkar şahane.

Trabzon şehri size mahkum değildir. Sizden ricamız açtığınız yaraları sarıp gitmeniz. Biz hastamızın size teslim edildiği haline dünden razıyız.

Şarkılar doğru söyler "çıldırmaya az kaldı doktorum nerde?". Haksızsam arayın haksızsın deyin. Siz ulusal takılıyorsunuz... Zade "oğlu" demektir. Zede ise "yara bere" demektir. Anlaşılmıştır zannederim beyzade, pardon pardon beyzede.