Nedendir bilinmez bizim kültürümüzde, çok cesur ve yiğit olanlara “deli” denildiğini biliyoruz. Halkımız çok cesur ve yiğit olanların bu durumunu ifadelendirmek için bu unvanı yakıştırmış olmalı! Yani akıllı bir insan bu kadar tehlikeyi göze alamaz anlamında bir tanımlama! Ancak; gerektiğinde, her tehlikeyi göze alamayacak olanların vatanları da ellerinden kayıp gitmiştir, bunu da unutmayalım! İşte cesaretinden dolayı milletimizin “deli” diye tanımladığı Halit Paşa bu yiğitlerden biridir. Deli değil elbet, çok da akıllı bir askerdir.

Deli Halit Paşa, 1883 yılında İstanbul Beşiktaş'ta doğmuştur.1901 tarihinde Harp Okulu'na girip 1903 tarihinde Teğmen olarak mezun oldu. 22 Temmuz 1908 tarihinde Kıdemli Üsteğmenliğe terfi etti. II. Meşrutiyet'in ilanı üzerine 1.Ordu 1.Alay 4. Tabur'la birlikte Yemen'e gönderildi. İtalyanların Trablusgarp'a saldırması üzerine 1910 Haziran'ında Trablusgarp'a gitti. Üç ay bu görevde kaldıktan sonra Balkan Savaşı'na katılmak üzere Çatalca'da Şark Ordusu'na atandı. Bulgarlarla sulh olunca, önce inzibat subaylığına, sonra Harbiye Nezareti emrine atandı. 14 Temmuz 1914 Kafkasya Mürettep Alayı'nın 2. Tabur Komutanlığı'na atandı. Görevi, Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslara bırakılmış olan Kars, Ardahan ve Sarıkamış'ı geri almaktı. Dokuz günlük bir savaştan sonra 23 Aralık 1915 tarihinde Ardahan'a girmeyi başardı.14 Haziran 1916 tarihinde Yarbaylığa yükseltildi.


10 Mayıs 1917 tarihinde “Garbi Dersim Komutanlığı”na atandı. 1918 başında Dersim, Erzincan, Nene Hatun ve Erzurum'u geri aldı. Kafkas İslam Ordusu'nun 3. Fırka Komutanlığı'na atanarak, Batum Muharebesi'ne katıldı. Fırkası ile Ahıska'yı muhasara ederek “Ahi Kelek” ’in kuzeyini zapt etti. Mondros Antlaşması ilanı üzerine, Tortum kazasına çekildi. Bu sırada İngiliz baskısı ile fırka komutanlığından azledildi. Ali Rıza Paşa kabinesi zamanında 9. Kafkas Fırkası Komutanlığı'na atandı. 27 Eylül 1920'de Ermenistan üzerine yapılan harekâtta başarı kazandı. Başarısı nedeniyle 6 Aralık 1920'de Albaylığa yükseltildi.


1921 yılı başında Doğu Cephesi'nden Batı Cephesi'ne, Kolordu Komutanı yetkisi ile Kocaeli Kumandanlığına atandı. II. İnönü Muharebesi'ne Sağ Cenah Grubu Kumandanı unvanı ile katıldı. 12. Grup Kumandanlığı ile Afyona nakledilerek Kütahya ve Eskişehir'in kurtarılma savaşlarına ve Sakarya Savaşı'na katıldı. Bu sırada gösterdiği cesaretten ötürü “Deli” lakabıyla anılmaya başlandı. Özellikle cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup tabancalarını dizlerine koyarak “Geri çekileni vururum” mesajı vermesi ve birkaç sefer geriye kaçan askerler üzerinde bunu bizzat uygulamasıyla ün yaptı. Tekrar Kocaeli Grup Kumandanlığına atandı. 26 Ağustos 1926'deki Büyük Taarruzda düşmanın kuzey grubuna, Gemlik, Mudanya, Bandırma istikametinde saldırılar yaparak Yunan 11. Tümenini, tümenin komutanı Tümgeneral Nikolas Kladas ile beraber esir aldı. Büyük Taarruz ‘da Mirliva rütbesine terfi etti ve Paşa oldu.


Düşmanın Gemlik, Mudanya, Bandırma sahil şeridinden kaçmasını engellemek amacıyla çevirme görevini üstlendi. Albay Halit kumandasındaki birlikler, Gemlik’ten başlayarak Bandırma’ya kadar olan sahil şeridinde düşmana tek kaçış noktası bırakmadı. Düşmana bir tek Kemalpaşa-İzmir bandının açık kaldığını Fahreddin Paşa’dan öğrenen Mustafa Kemal Paşa, gururla gülerek, “Bu mutlaka bizim Deli Halit’in işidir” dedi.
Böylece, düşmanın bu bölgeden silinip yok edilmesi sağlandı. Zaferin ardından Albay Halit, gösterdiği bu üstün başarılar nedeniyle Paşa rütbesine yükseltildi. Halit Paşa, Mirliva 31 Ağustos 1922 tarihinde (tümgeneral) olduğunda henüz 39 yaşında idi.


Halit Paşa, muharebe meydanlarında ikisi ağır olmak üzere 9 kez yaralandı. Sakarya meydan muharebesinde beyninin yanına saplanan kurşunu hayatı boyunca taşıdı. Kocaeli Grup Komutanı bulunduğu sırada TBMM'nin II. Dönem seçimlerine katıldı. 5 Temmuz 1923 tarihinde yapılan seçimde Ardahan'dan milletvekili seçildi. 9 Şubat 1925'te Meclis koridorunda sırtından tabancayla vurulup 14 Şubat 1925 tarihinde 42 yaşında vefat etti.
Mudanya'dan, Kocaeli'ne, Kars'a, Artvin'den Gümüşhane'ye, Erzurum'dan İzmir'e, Tunceli'den İstanbul'a, Yemen'den Trablusgarp'a, cephe cephe koşuşturmuş bir komutandı Halit Paşa. Vatanı için savaşan yiğit askerlere karşı baba gibi şefkatli, vatan hainlerine karşı ise son derece acımasız bir insandı Halit Paşa.


Düşmanlarını sağ tarafında taşıdığı “Namuslu” diye adlandırdığı tabancasıyla, cepheden kaçan askerleri ise sol tarafında taşıdığı "Namussuz" diye adlandırdığı tabancasıyla vurabilecek kadar kararlı bir askerdi Halit Paşa. Cephede düşmanla savaşırken askerlerine “Oğlum vatan bizimdir, kaçan haindir.” diye haykıran cesur bir yürekti Halit Paşa.
Deli değil, akıllı Halit paşa, ruhun şad, mekânın cennet olsun.