Türkiye’deki temalarla başlayıp, tartışmalar ile sona eren bir seçimin ardından, 78 yaşındaki Joe Biden ABD’nin 46. Başkanı olma başarısını gösterdi. Bizim açımızdan ABD seçimlerinin en önemli ve örnek alınması gereken en muhteşem özelliği; yaşları 70’in üzerinde olan iki adayın kıyasıya mücadelesindeki yaşam motivasyonlarıydı. Geleneklerin hâkim olduğu bizim gibi birçok ülkede insanlar 50 yaşlarına varınca artık bu dünya ile ilişkilerini tamamladıkları inancı ile öteki dünya hazırlıklarına başlar, arkada kalan ve nerede, ne zaman biteceğini bilmedikleri ömürlerini ve enerjilerini boşu boşuna harcamayı, hiç alakası olmadığı halde inançlarının bir gereğiymiş gibi yaşamaya devam ederler.

***

Gerilimli ve inişli, çıkışlı geçen Trump dönemi Türkiye-ABD ilişkilerini fırtınalı bir dönemin beklediğini pek ala söyleyebiliriz. Türkiye ile ABD arasındaki en önemli problemlerden biri olan S-400 konusunda Biden’ in çok eleştirdiği ve yerden yere vurduğu Trump ’tan farklı bir politika izleyeceğini beklemek oldukça iddialı bir yaklaşım olur. Çünkü Obama döneminin başkan yardımcısı olan Biden sadece Beyaz Sarayda oturup Tweet atan bir başkan olmayacağını daha önceki sicili kabarık görev döneminde, problemli coğrafyaları bizzat gezerek ve olayları yönlendirip, kabul edilmez açıklamalar yaparak dünyaya göstermişti! O bakımdan bizim için, kabul edilebilirliği olmasa bile, S-400 konusunda ABD’nin tabiri caizse burnunun Türkiye tarafından yere sürtülmesini hazmedemeyeceğini gösteren politikalarına karşı Türkiye’nin hazırlıklı olması gereği ortadadır. Keza Halkbank konusunda da; olayı devamlı olarak “Demokles’in kılıcı” gibi Türkiye’nin başında tutacağını unutmamalıyız.

***

Türkiye ile ABD arasındaki en önemli problemlerden biri de “Doğu Akdeniz” meselesidir. Türkiye’nin tamamen kendi; tarihi, coğrafi ve uluslararası hukuki haklılıklarından kaynaklanan Doğu Akdeniz Politikalarına karşı ABD’nin kesin ve kendince sonuç alıcı uygulamalar içerisinde olacağını tahmin etmek zor değildir. Ayrıca 15 Temmuz ihanetini destekleyen açıklamaları olan Biden’ in bu konuda da Türkiye ile ayni politikaları paylaşması mümkün olmayacak; Feto elebaşını, Amerikan çıkarları doğrultusunda maşa olarak kullanmaya devam edecektir. Hatta dünyanın birçok ülkesindeki “okul adındaki” Amerikan casusu yetiştirme kurumlarını daha çok ve açıktan destekleyeceğini tahmin etmek aklın gereğidir. Türkiye’nin bu okullar ile ilgili, yeni hazırlıklar yapmak zorunluluğu vardır.

***

Ve yine Türkiye ile ABD arasında çok baş ağrıtacak anlaşmazlıklardan belki de en önemlisi Suriye konusu olacaktır. Çünkü Biden’ in daha önceki başkan yardımcılığı döneminde kabul edilemez söylem ve eylemleri olmuştu. Hatta Trump’ın Suriye’den asker çekmesini ihanet olarak niteleyerek, PKK’nın, Amerikan’ın Ortadoğu’daki çıkarları için önemli ve güvenilir bir dost olduğunu açıklamıştı. Bu nasıl bir anlayıştır ki; yarım asırdır Türkiye’ye saldıran ve 50 bin insanımızın hayati ile 500 milyar dolarlık ekonomik kaybımıza sebep olan bu haydut, hain ve katil sürülerinin oluşturduğu bir örgüt Türkiye tarafından “terör örgütü” ilan ediliyor, Türkiye’nin güya 50 yıldır müttefiki olan ABD tarafından dost ve güvenilir “Kürt kardeşleri” olarak kabul ediliyor!

***

Buradan kesin olarak şu sonuca varabiliriz ki; Amerika’da başkanlar değişir ama dünyada Amerikan politikaları değişmez! Ülkemizde gereksiz yere birbirlerini Trump taraftarı ya da, Biden taraftarı olarak suçlayıp durumdan vazife çıkaran siyasilerimizin ne kadar anlamsız ve geçersiz bir yarış içerisinde oldukları da bu gerçekler ışığında gün gibi ortadadır. Rusya ve İran’ın Amerikan politikalarını Suriye de tehdit etmeleri, İsrail’in güvenlik meselesi Amerika yönetiminin öncelikle çözmek isteyeceği konuların başında gelecektir. Türkiye’nin hazırlıklarını buna göre tamamlaması hayati önem taşımaktadır.

***

Yeni Amerikan başkanının neler yapıp, yapmayacağı konularında daha işin başındayız. Şunun bilinmesi gerekir ki; 74 milyon oy alarak Amerika tarihinde bir rekor ile başkan seçilen Joe Biden, Amerikan çıkarları için gerektiğinde Trump’tan daha fazla muhafazakâr politikalar, ya da George Bush’tan daha saldırgan politikalar izleyerek, Amerika’da vahşet ve sömürü üzerine kurulu düzenin devamını sağlamak için görev yapacaktır! Yani; Amerika geri dönüyor, uyanın ey dünya!