Suriye’deki ABD askerlerinin sayısını azaltan Trump’ın yerine gelen Biden, Ortadoğu’da daha müdahaleci bir strateji izleyeceğinin sinyallerini verirken, Fırat’ın doğusuna askeri sevkiyatı sürdüren Washington yönetiminin Türkiye, Irak ve Suriye sınırının kesiştiği bölgeye askeri üs kurmayı başladığı görülüyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin Arap “Asharq al-Awsat” gazetesine dayandırdığı habere göre ABD, Suriye’nin doğusundaki Haseke vilayetinde yer alan Ayn Divar yerleşimine yeni bir askeri üs kurmayı planlıyor. SDG’nin kontrolündeki Haseke, Türkiye-Irak-Suriye üçgeninde yer alıyor. Derik'in de kuzeyine düşen Ayn Divar ise Suriye-Türkiye sınırının en doğu noktasının yakınında yer alıyor. ABD bu hamleyle bölgedeki varlığını kalıcılaştırma peşinde.

Bu ne anlama geliyor! Amerika Türkiye’yi kuşatıyor! Anlamı gayet açık! Amerika Türkiye’ye diyor ki; benim isteklerimi yerine getirmezsen, yıllarca besleyip üzerine saldırdığım, ancak bir türlü son darbeye vurdurtamadığım benim teröristlerimi, burnunuzun hemen dibinde, sınırınıza sadece 1 km mesafede üs kurarak koruma altına alıyorum ve artık saldırılarını açıktan benim şemsiyem altında yapacaklar. Ha keza bunlar teröristtir, ülkemize saldırıyorlar diye, bunlara saldırır, zarar verirseniz, hatta üssümüze sığındıklarında oraya zarar verirseniz, bu bize savaş ilan etmişsiniz demektir! Hatta bununla da kalmıyor, Batı Trakya’da hemen yanı başınızda, Dedeağaç-Girit hattına, batının şımarık çocuğu Yunanistan ile yirmi ’ye yakın yeni üs kuruyorum! Ege denizinde Yunan F-16’larını uçurtup, on milyonluk Yunanistan ile 84 milyonluk Türkiye’ye her gün hava basıyorum! Sonunu da siz düşünün!

Yarım asırlık sözde müttefik ve dost! Amerika’nın bize açıktan açığa söylediği, yorumsuz budur! Biz Türkler duygusal bir milletiz, birisi azıcık tarihimizi ya da, kültürümüzü övse, kendimizi unuturcasına büyük bir dost olarak ona sarılır, kendimizi unuturuz! Bu hafıza ayıbımız tarih boyunca bize çok büyük sıkıntılar yaşatmıştır! S-400’lerle başlayıp, daha sonraki gelişmeler ile zirve yapan ABD-Türkiye gerginliğinde; Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın anlayamadığımız bir şekilde, bu konuda bir çözüm buluruz, mesela Girit modeli buna bir örnek olabilir diyerek kararlı duruşumuzu zedeleyince, bundan güç ve kuvvet alan Amerika, Türkiye’nin duruşundaki kararlılığı bozmanın keyfi ile artık ona istediklerini kolayca olmasa bile, dolaylı terör yoluyla yaptırmanın planlarını uygulamaya sokmuş bulunmaktadır. Hemen burnumuzun dibinde, bizim elli bin insanımızı katleden katil sürülerini gözümüzün önüne dikerek üs kurmak çalışmalarının başka bir izahı olamaz! Ayrıca Yunanistan’ın; Amerika’nın arkasına saklanarak, bize her gün yumruk atmaya çalışmasının, kendi gücü ile ilgili olmadığını bütün dünya görmektedir! ABD’de, bölge ile ilgili daha önceki görevleri süresince şeytanı plan ve çalışmaları olan birisinin yanı Joe Biden’ in başkan olduğunu düşündüğümüzde ifadelerimizin abartı ya da kurgu olmadığı rahatlıkla anlaşılabilir!

Bir tarihçi sorumluluğu ile ifade etmek isterim ki; ABD’nin kanlı ayak sesleri dünyanın her tarafında olduğu gibi, Ortadoğu’da da Türkiye için açıkça her zamankinden daha çok duyulmaya başlamıştır. Acaba, olur mu, İnanamıyorum gibi tekerlemeler ile vakit kaybetmeden, bizim terörist ilan ettiğimiz kişileri, nerede ve kiminle görürsek görelim hemen imha etmeliyiz. Hiç kimse bana saldırdın diyemez! Benim müttefikim, benim düşmanımla, benim karşımda poz veriyorsa, niyeti açık ve nettir! Düşman! Muamelesi de böyle olmalıdır, çünkü korkunun ecele faydası olmaz! 

Din ve tarih birlikteliğimiz olan hemen bütün Arap devletlerinin fiili olarak Türkiye’nin karşısında yer almasının, Türkiye’nin bu devletlere karşı uyguladığı barışçıl politikalar ile izah edilebilir bir tarafı kalmamıştır! Türkiye, duygusallıktan kurtularak acilen bu devletlerle, ilgili politikalarını şartlara göre güncellemelidir! Ayrıca Amerika’dan rövanşı almanın ikinci ve daha da önemli bir yolu vardır. Acilen Suriye devleti ile diplomatik ilişkiler kurar, ABD’nin oyunlarını bozarım. Bütün diploması uzmanlarının bildiği ve söylediği bir gerçek vardır ki, o da şudur; “dış politikada devamlı dostluklar ve düşmanlıklar olmaz.”

Mesele bu kadar basittir! Kimse buradan kendine göre, “durumdan vazife çıkarmasın” Tehlike kapımızda! Birbirimize saldırmak için değil, düşmana haddini bildirmek için hazırlanalım!

Amerika’nın, art niyetli planları ve kanlı ayak sesleri yakınımızda! 

Duymamak, görmemek olmaz!