Evde aynanın karşına geçin ve kendinize dikkatlice bakarak şunu söyleyin: “Ayna ayna söyle bana bütün kusurlarımı.” Kendi değer yargılarınla, objektif olarak değerlendirdiğinde aynadaki yansımanı nasıl buluyorsun? Nasıl daha güzel olabilirsin?  Ne kadar kilo vermelisin ya da almalısın? Mesela elmacık kemiklerin birazcık daha belirginleşmeli mi? Tenin bronz, omuzların geniş, karnın düz mü; böyle olmalı mı? Kaşların yay mı, keman mı?

Peki, kendine baktığın ayna Afrika’nın batısındaki bir ülke olan Moritanya’nın küçük bir kasabasında ya da uzak doğudaki Çin’in ücra bir köşesinde olsa yukarıdaki sorulara vereceğin cevaplar değişir mi? 

Güzelliğe dair var olan değer yargılarının ne kadarı gerçekten senin, ne kadarı içinde bulunduğun toplumun? 

Moritanya’da dünya genelinin aksine kilolu kadınlar güzel kabul ediliyor. Ve bu yüzden kız çocukları yemek kamplarına gönderiliyor. Vücut geliştirme sporcularının bir günde aldığı kaloriden daha fazla günlük kalori almaları sağlanıyor. 

Batıda makbul sayılan bronz ten uzak doğuda düşük sosyal statünün göstergesi kabul ediliyor. Ve batının kurtulmaya çalıştığı beyaz ten için büyük çaba harcanıyor. Kozmetik firmaları “mucize beyazlık veren sabunlar” satıyor. Giyildiğinde insanı süper kahramanmış gibi gösteren, yüzü güneşten korumak için kullanılan yüz bikinisi, yani “Facekini”,  oldukça yaygın kullanılıyor. Ve gayet sıradan karşılanıyor. 
Amerika’da bulunan bir işletme okulu, çöpçatanlık sitesi üzerinden bir deney gerçekleştirdi. Sitede kullanıcılara belirli insan profilleri gösterilerek puanlamaları istendi. Kullanıcılar puanını verdikten sonra oylama yaptıkları kişi için genel puan ortalamasını görebildi. Bu çalışmada herkes gizli oy kullandığını ve puanlama sonucunda herhangi bir kar zarar durumu oluşmayacağını biliyordu.  

Ancak buna rağmen kullanıcılar hangi tiplerin daha popüler olduğunu fark etmeye başlayarak benzer eğilimler gösterdi. Ve çalışma sonunda sitede oy kullanan herkes için belirgin bir güzellik anlayışı oluştu.  

Bu çalışma gösterdi ki güzellik algısı öğretilebilen bir şey. Teknolojinin evlere ulaşması ile birlikte de bu algı daha rahat yönetilebilir oldu. Kimlere güzel denir, kimlere denilmez? Güzellik yarışmaları, filmler, sunucular, sesiyle ön plana çıkması gerektiği halde şarkıcılar belirgin bir güzellik algısının oluşmasının ana aktörleri. 

Güzellik anlayışı ne kadar baskın olursa bu anlayışa benzemeye çalışan insan sayısı da o kadar artıyor. Örneğin 19. yy başlarında güzellik ve asaletin simgesi olarak görülen kemerli burunlar, popüler anlayışla beraber yerini küçük, düz burunlara devrediyor. Dünya genelinde 2019 yılında yapılan burun ameliyatları yaklaşık olarak yüzde 13 artış gösterdi. Uluslararası Estetik Plastik Cerrahi Derneği’nin (ISAPS) açıkladığı verilere göre 2019 yılında estetik için yapılan cerrahi işlemler 2015 yılına göre yüzde 20 oranında, cerrahi olmayan estetik işlemleri ise yüzde 27 oranında artmış. Kayıt dışı işlemler de düşünüldüğünde talebin ne denli büyük olduğu görülüyor. 

Farklı olmak için moda gibi bir endüstri inşa eden insanoğlunun popüler güzellik anlayışına benzemek için sarf ettiği çaba şaşırtıcı. 

“Ayna ayna söyle bana, benzeyebileceğim kim var dünyada.”