Neler biliyoruz:

Bir millet iki devlet…

Can Azerbaycan, “Çırpınırdı Karadeniz”…

Ve hamaset dolu benzeri bazı sloganlar.

Uzun zamandan beri Azeri Türklerini, dolayısıyla bölge güvenliğini tehdit eden Ermeni saldırganlığı Türkiye’den nasıl görünüyor? Elbette Türk siyaseti ve diplomasisi bu sorunu akıcı ve ulusalcı bir yaklaşımla ele alacak ve gerekli tutumu sergileyecektir.

***

Ben bu konuda Türkiye Türklerinin yeteri kadar bilgi sahibi olduğunu düşünmüyorum, birçoğumuz; “vur kır parçala bu maçı kazan” heyecanındayız. Azerbaycan’a, Azeri Türklerine ve soruna dair bilgi dağarcığımızın çok zayıf olduğunu düşüyorum. Katkı yapar umuduyla bazı saptamalar yapmayı düşündüm: “Azeriler” diye yapılan tanımlama; ne tarihi ne etnik ne de kültürel açıdan doğru değildir. Doğrusu “Azerbaycan Türkleridir.”

Azerbaycan Türkçesine, Azerice denmesi çok ağrıma gidiyor. Bu tanımlama etimolojiyi de filolojiyi de katletmek demektir. Azeri Türkçesi, İstanbul Türkçesi ve Kırım Türkçesi, ana gövdenin dallardan birinin meyveleridir. Başka türlü ifade etmek, etnik tuzaklara düşmek demektir. Türk dünyasında yer alan kardeşler arasında Türkiye Türkleriyle Azerbaycan Türklerinin ikiz kardeş olduğunu artık bilmeliyiz. Biz Azerbaycan’ız, Azerbaycan’sa Türkiye.

***

1918 yılında bağımsızlığına kavuştu Azerbaycan. Tam burada, Bakü’yü Ermeni çeteleri ve Bolşevik birliklerinden kurtaran “Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşayı ( Enver Paşa’nın kardeşi ) ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin ilk Cumhur Başkanı Mehmet Emin Resulzade’yi rahmetle anıyor, soy hafızamızdaki yerlerini tazeliyorum.

Sadece iki yıl bağımsız kalabilen Azerbaycan, 70 yılını Sovyet tahakkümü altında geçirdi. Ancak Sovyetlerin dağılmasının ardından yeniden bağımsızlığına kavuşabildi. Haydar Aliyev, Bahtiyar Vahapzade ve tabii ki Türklük bilincinin ölümsüz ismi Ebulfeyz Elçibey, Azerbaycan gerçeğinin yapı taşları.

***

Güncel olan “ Dağlık Karabağ Sorunu” 1988’de Azerbaycan’a bağlı olan Dağlık Karabağ otonom vilayeti yerel konseyi (çoğunluğunu Ermeniler oluşturuyordu) Ermenistan’a bağlanma kararı aldı. Bu durum 1992 den itibaren Azeri Ermeni çatışmalarını başlattı.

26 Şubat 1992 tarihinde Ermeniler, Karabağ bölgesinde ki Hocalı kasabasında katliam yaptılar. 613 Azeri Türkü katledildi. Her 26 Şubatta Türkiye’de az sayıda genç Hocalı katliamını protesto ederken, büyük kitle protestoculara burun kıvırarak bakardı! Küresel güçlerin desteğini alan Ermeniler Karabağ çevresindeki yedi kasabayı da işgal etme ve sivilleri öldürme cüretini gösterdiler.

***

Şimdi savaş, üstelik BM’nin işgalci Ermenilerin işgal ettikleri bölgeleri boşaltma kararına rağmen Unutulmamalıdır ki Ermeni saldırganlığının ardında, Ermeni-Rus ittifakı ve Ermeni–İran stratejik dayanışması vardır. Amerika ve Fransa’daki diasporanın desteği de çabası.

İran’ının ülkesindeki otuz milyon civarındaki Azeri Türk’üne rağmen Ermenilere böyle bir destek vermesi; Kuzey Azerbaycan’la, Güney Azerbaycan’ın birleşme endişesiyle ilgilidir. Yani İran İslam Cumhuriyeti, ümmetinden ve mezhebinden olan Azerileri değil de Ermenileri destekliyor. Bu birçok bakımdan bizim için ders niteliği taşıyor. Tam burada Güney Azerbaycanlı Şehriyar’ı rahmetle anıyor ve Tebriz’in Traktör futbol takımını ayakta alkışlıyorum.

***

Türkiye soruna dahil olmalı mı? Azerbaycan’ın garantörü olmadığımıza göre bu zor zamanlarımızda daha stratejik davranmalıyız diyenler var. Evet, garantör devlet değiliz ama biz Azerbaycan’ız, biz Bakü’yüz, Biz Elçibey ve biz Vahapzade’yiz.

Uzatmayalım biz Nuri Paşa olup “Kardaş kömeği” neymiş göstermeliyiz. Zira Kurtuluş savaşı yıllarında “Azeri Kardaşlarımızın Kömeğini” gördük. Hem de öyle böyle değil. Sovyetlerden geldiğini zannettiğimiz yardımların büyük çoğunluğu “Kardaş Kömeği” idi.

Sıra bizde…