Kişisel başarı öykülerini anlatan kitaplar, her zaman çok satanlar arasında yer almıştır. Bu yaşam öyküleri; okuyucuyu, ben de böyle bir öykünün kahramanı olabilir miyim? Heyecanına sürükler. Ancak ne yazık ki okuyucuların büyük çoğunluğu kısa bir süre sonra öykünün etkisinden uzaklaşır ve heyecan biter. Bazı okuyucularsa, onların kartondan kahraman olduğu kabulüne geçer ve kendi durağan hayatlarına dalıp giderler. Oysa o öykülerin büyük çoğunluğu doğrudur, üstelik öyküsü yazılmamış daha nice başarılı kişilikler vardır.

Bu yazım, gelişimine bizzat tanık olduğum bir başarı öyküsünün anlatacaktır. Ve öyle zannediyorum ki eksik de kalacaktır.

İspir’in daracık vadilerinin birinde yamaca serpilerek kurulmuş gariban bir köy Hortik. Bu köyde doğan İbrahim sekiz çocuklu bir ailenin en küçüğü. Bütün köy çocuklarının yaşadığı gibi; zorluğu, güzelliği, çileyi, açlığı, tokluğu, toprağı, suyu, havayı doya doya soludu. Belki arkadaşlarından tek farkı hareketliliğiydi. Biliyorsunuz ki böylelerine köylerimizde yaramaz, hatta çok yaramaz denir. Geçim arayışları İbrahim’in babasını, diğer babalar gibi çoktan gurbete itmişti. Ama bir fark vardı galiba; İbrahim’in babası, çocuklarının okuması gerektiğine inanıyor ve bunun için gurbeti yükleniyordu.

***

Ben İbrahim’i 1999 yılında, Karadeniz Dershanesi’nin bir dersliğinde gariban öğrencilerinden biri olarak tanıdım. Gurbetçi öğrencilerime karşı her zaman özel bir ilgi göstermişimdir, dolayısıyla İbrahim’le kısa zamanda kaynaştık ve öyküsünü dinledim.

İspir’den yola çıkan o hırçın ve yaramaz çocuğun yolu; İzmir’e, İstanbul’a, Kocaeli’ye ve nihayet Trabzon’a ulaşır. Sokaklardan kaldırıma, terlik işportacılığından kaldırım kitapçılığına, okullardan dershaneye, dershaneden spor akademisine başdöndürücü bir geçiş yaşar. Ama geçişi olmayan tek gerçeği hep onunla kalır, gurbet.

Bu süre içerisinde Trabzon’daki kitap okurları, kitap sergisi sahibi İbrahim’in zabıtalarla yaşadığı mücadeleye bizzat tanıktırlar. Tabii ki o günlerde İbrahim’in bu kitap tutkusunun ileride ulaşacağı boyutları düşünmüyorduk bile. O’nda ki bu heyecanı günlük, geçici para kazanma arayışı olarak tanımlayabilirdik.

***

Yıllar hızla akıp gitmişti, ama izleyebildiğim kadarıyla O daha hızlıydı. 2017 yılına ulaştığımızda; İbrahim, bir derslikte Sınav Kurs’un en ilginç öğrencisi olarak yine karşımdaydı. Ancak çok şey değişmişti, o artık her şeyden önce iki çocuk babası olgun bir beyefendiydi. Şu işe bakın ki eşi Fatma Nur hanım da öğrencimdi.

Trabzon kaldırımların dili olsa, İbrahim’in ve Ra’nın başarı öyküsünü anlatır. Zira İbrahim; artık, Trabzon’da kitap ve sanat tutkunlarının vazgeçilmez adresi RA kitap ve sinema işletmeciliğinin sahiplerinden biriydi.

Bu gelişmeyi yeterli görmemiş olacakki başka bir dileğinin peşinden koşturdu, koşturdu ve nihayet uzun bir mücadelenin ardından futbol menejeri olmayı da başardı.

Şimdi ne diliyorsun İbrahim DİLER yetmedi mi? Hala neyin peşindesin diye sorduğumda o çarpıcı cevabı aldım. “ gelişimin peşindeyim, öğrenmenin peşindeyim, hayatımı daha da renklendirmek amacındayım, hukuk okuma dileğindeyim. Şimdi denemeliyim, bu dileğimi yarına erteleyemem. Eğitimin ne yaşı ne de zamanı var, gerekirse oğlumla okurum.”

Ben de onun bu dileğini gerçekleştirdim; oğlunu dersime davet ettim ve aynı sırada birlikte ders dinleme zevkini bir saat için bile olsa yaşadılar.

Bu dileğin de gerçekleşir inşallah İbrahim diler. Sen olgunlaştın, hoşgörü sahibi oldun, işyeri sahibi oldun ama artık yeter diyenlerden olmadın.

Heyecan, mücadele, kararlılık ve çalışma zayıflığı yaşayan gençlerimize, çalışınca başarılacağını gösteren canlı bir örneksin. O, orda; uzun sokakta, tanışın öyküsünü dinleyin.

Dileğin gerçekleşsin İbrahim DİLER.