Yüzbinlerce öğrencilerimizle birlikte, bütün anne ve babalar için çok heyecanlı geçen, “Liselere Geçiş ve Üniversitelere Yerleşme” sınavları sonrası, sonuçlar merakla beklenmeye başlandı. Milli Eğitim Bakanlığı ve ÖSYM belirlenen takvim uyarınca sonuçları açıkladılar. Herkes merakla beklediği puanlarını gördü. Kimi sevindi, kimi çok üzüldü.


Bu yıl barajın kaldırılmasının ardından TYT’de puanı hesaplanan ve 100 ile üstü puan alan aday sayısı 2 milyon 911 bin 511 olurken, 96 bin 518 aday da 100 puan altında kalarak TYT’den ‘sıfır çekti’. Yani yaklaşık 100 bin aday sıfır çekti! İnanılmaz bir başarısızlık örneğidir bu. Hangi amaçla uygulamaya konulduğu henüz bilimsel olarak açıklanamayan, “barajsız sınav sistemi”nin ilk uygulama sonunda iflas ettiği ortaya çıktı! Ama olsun, sistem savunulmalıydı ve Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’de bunu yaptı ve dedi ki, “Eğitimde devrim yaptık!”


Gerçekten de öyle sanırsınız, felç edilen “eğitim birliği yasası”, öğrenci kıyafetlerinin işportacı kılığına döndürülmesi, öğretmenlerin örnek alınacak hemen bütün değerlerinin hepsinin terkedilmesi, okulları; Milli Eğitim Bakanlığının dışında birçok dernek, cemaat ve tarikatların aralarında paylaştırması, gerçekten de bakıldığında, “yıkım, değersizleştirme ve yok etme” yönünde başarılı bir devrim sayılmalıdır. Sayın bakanı bu başarısından dolayı kutlamak gerek.


Liselere giriş sınavına gelince; 188 bin kontenjan için, 1.200 bin öğrenci sınava girdi. Öğrencilerimizin kazanımları açısından, sınavın en belirleyici branşı olan Türkçeden, 20 sorudan doğru sayısı ortalama 9,22 oldu. Yani çocuk, ana dilini bile henüz doğru/dürüst bilmediğini ortaya koymaktadır. Ve yine Temel Matematikte 20 sorudan ortalama 4,74 doğru soru yapabilmiş öğrencilerimiz. Şimdi bize, bu çocukların aldığı eğitimle uzaya gideceğiz diyorlar. Gülmek için bazen böyle anekdotlara ihtiyacımız olduğu ortadadır.


Türkiye’de, anaokulundan, lise son sınıfa kadar 7 bin kelime ile kitaplar yazılıyor. Japonya da bu sayı 35 bin, İngiltere de ise 70 bin. Bu oranlara bakarak; neden dünyanın İngilizce konuştuğunu herhalde daha iyi anlamış olduk.
LGS’de öğrencilerin yarısının istediği tercihlerine girdiği açıklandı. Bu ne demek? Yani diğer yarısı da istemediği okullara gitmek zorunda kaldı! Böyle bir eğitimden, nasıl bir başarı beklenebilir ki.

Bir de Trabzon Valimiz İsmail Ustaoğlu ilginç bir açıklama yaptı ve dedi ki; “İlimizden ilk bine 25 öğrenci girdi, bu büyük bir başarıdır.” Nerdeyse, davul-zurna ile ilan edilen bu başarı gerçekten bir başarımıdır acaba!
Anadolu Öğretmen Liseleri kapatılmadan önce, daha yakın bir tarihe kadar, Araklı Anadolu Öğretmen Lisesi olarak bizim okulumuz her yıl tek başına 25 öğrencisini, Türkiye de ilk bine sokuyordu. Trabzon’da ki bu son durum gerçek bir başarımıdır yoksa başarısızlığın gözden kaçırılması mıdır? Sayın Valimize hatırlatmak isterim.
Dünyada ileri giden ülkeler bunu ancak nitelikli eğitimle yapabildiklerini söylüyorlar. Bu anlayışı yakalayamadıktan sonra, başarılıyız ve devrim yaptık açıklamaları sadece başarısızlıkları gözden kaçırmaya çalışmaktan öteye bir anlam taşımaz.
Ama nereye kadar!