İçi bal dolu toprak kabı, içi zehir dolu altın bir kaptan daha değerlidir.

Bizi değerli yapan, dışsal çekicilik değil içsel erdemlerimizdir.

İçimizde duygusal çöp biriktiriyoruz, biriktirdiğimiz duygu dolu yoğunluğu bedenimizde barındırıyoruz ve yanardağ patlamasıyla birlikte ihlal edildiğimizde negatif enerjiyi dışa vuruyoruz.

Nedenleri ise bazı insanların enerjinizi düşürmesi. Kimden geldiyse ona öncelik tanımak lazım. Biz kadınlara sabırlı olmamız öğretildi! Sabret ve biraz akışına bırak, zamanla düzelir.

Her şey sabır tek taraflı olmuyor. Duygusal kirlilikle birlikte yaşadığımız hayata bir insanın evinde, işinde, bedensel ve ruhsal verim sağlayabilmesi için tamamıyla huzur değerimiz.

Vücudumuza mutluluk hormonu sağlayan 'serotonin' ne kadar önemli olduğunu hatırlamamız gerek. Beden gücümüzü sağlayan yediğimiz besinler ise ruhsal açıdan bize güç verip mutlu olmamızı sağlayan hayata bakışımıza yön veren hormonun salgılanmasıdır.

Hal böyleyken kendimize zarar veren gene bizleriz. Birbirimize zarar verdikçe duygusal kirliliğimiz artmakta ve bundan rant sağlayan içimizde insan olarak tanımladığımız ki ayaklı yaşam 'formları' yürümekte ve biz de bunların artışına seyirci kalmaktayız.

Sanırım en büyük zaafımız da bu ki bundan sıyrılmak çok da mümkün olmuyor. Mantığımızı kullandığımız anlarda bile karar verme güdümüz duygularımızdan geçiyor. Farz edin ki bir pasta büyüklü küçüklü dilimler halinde kesilip izin almadan yenilebiliyorsa atı alan Üsküdar'ı geçmiş demektir.