Üzülerek ifade edersek ülkemizde büyük bir ahlâkî sorun yaşıyor. Herkes kendini vazgeçilmez sanarak etrafını da mutsuz yapıyorlar. Mevki sahibi olanların yanına yaklaşan bin pişman. Mevki sahibi olamayanlar da ağızından çıkan kelimeler zehir zemberek. Saygıyı ve sevgiyi unutmuş toplum olduk.

Siyasilerin yanına yaklaşmak sorun, geçler dejenere olmuş. Orta yaşlılara asimile olmuş gibi bakılıyor. Yaşlıların esamisi yok. Toplum hayata küsmüş durumda, iki süper güç ülkeyi ablukaya almış fırsat kolluyor. Bir eli balda bir eli yağda olan üç beş kişi burnundan kıl aldırmaz. Vatandaşın sorunlarını dinleyerek çözüm bulacak bir merci yok. Daima kendimizi beğenir, başkalarında hata bulmak için yarışmamız işin başka boyutu.

Kentlerimizin belediye başkanları şehirlerin hava kirliliğini asgariye indirmek için halkımızı doğal gaz kullanımına davet ederken doğal gaz şirketine bu ücretlerle halkımın cebi yanar deme yetkisi yok mu acaba? Evet, ülkemizde öyle sorunlar yaşıyoruz ki vatandaşın yaşamını tehdit edercesine büyük sorunlar yaşanıyor. Tüketim ve gıda maddelerindeki denetimsizlik insaf derecesini zorluyor. Organik ürünler yiyebilmek hayal oldu.  

Marmara ve Ege Bölgesi’nin zeytinyağı, Karadeniz Bölgesinin tereyağını sütünü yoğurdunu katıksız bulabiliyor muyuz? Katkılı peynir, ne olduğu bilinmeyen soslar, içtiğimiz su, salamlar. Şifa kaynağı olarak bildiğimiz balın içinde baldan başka her şey var. Daha neler? Lokantalarda temizliğe özen gösteriliyor mu? Sağlığımızı emanet ettiğimiz doktorlarımız televizyon ekranlarında ekmeği dahi tüketmeyi doğru bulmazken, sağlık bakanlığının görevi sadece var olmak mı?

Bu olumsuzlukların tek nedeni hukukun egemen olmayışıdır. Biz hukuku başkalarından beklemek yerine kendimizin içinde yaşatırsak galiba vaz geçilmez oluşuşumuzu daha iyi anlarız. Böylelikle ülkemizdeki büyük sorunları çözümünde biraz olsun katkı sağlarız.