Kurt, gireceği kadar bir delik açıp cevizin içine girer. Cevizin içi insan beynine benzer, başlar onu yemeye...

Buraya kadarı normal...

Yedikçe şişmanlar...

Karnı büyür...

Yeterince yükünü tutup doyunca gitmek ister, ama girdiği delikten çıkamaz...

Daha da kötü olanı; içi yenilince ceviz de kurumuş ve sertleşmiştir, deliği genişletmek artık olanaksızdır...

Kurtçuk oturup bakar, delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır:

Zayıflamayı beklemek...

Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner. Ve bir gün çıkar...

Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz ceviz kalmıştır...

Bu dünyanın sonu da böyle olacak. İnsanlar açgözlü ve tamahkar olmaya devam ettikçe kirlenen ve yok olan kendi geleceğini görmezden geldikçe sonunu hazırlıyor.

Yanan ormanlar, kirlenen denizler, yok olan doğayı görmezden gelip kendi kabuğunda ne kadar çok tüketirsem o kadar iyiyim düşüncesinde ki insanların ellerinde hepimizin sonunu hazırlanıyor.

Ama asıl mesele o açgözlü ve tamahkar insanların kim ve kaç kişi olduğu değil, asıl mesele bu planlı kötülüğe dur demeyen insanların ne kadar azlığı?