Merhaba sevgili okur, çoğumuzun yaz mevsimlerinde bahçesinde yetiştirdiği, çocukluk anılarında beliren, uzun yolculuklara çıkarken camdan huzurla izlediğimiz ve Van Gogh‘un tablolarında görüp büyülendiğimiz günebakan; daha bilinen bir başka adıyla ayçiçeklerinin sıcaklığı ile selamlıyorum sizleri.  Hayatın zorluklarına rağmen sıcak umuda dönük olmanız dileklerimizle kapatıyoruz bugün itibarıyla haftayı Bugün sizlerle  ‘Çizmeyi Aşmak’ deyimine ait bir deyim hikayesi paylaşacağım.

Söyleyişte daha ziyade “Çizmeyi aşma!”, yahut “Çizmeden yukarı çıkma!” biçiminde emir kipiyle ve boyundan büyük bir işe girişildiğini kişinin Haddini aşması, bilmediği işe karışması anlamında kullanılan bu deyimin hikâyesi şöyledir: Hz.İsa’nın doğumu olarak bilinen milat güneş takviminin başlangıcı kabul edilir. İsa'dan üç asır evvel Efes'te Apelle (Apel) isimli bir ressam yaşarmış. Büyük İskender'in resimlerini yapmakla şöhret bulan Apel'in en büyük özelliği, yaptığı resimleri halka açması ve gizlendiği bir perdenin arkasından onların tenkitlerini dinleyip hoşa gidecek yeni resimler için fikir geliştirmesi imiş.
Zamanın bu ünlü ressamı bir gün bir sergi açmış. Salonda onlarca insan hayran hayran tablolara bakıyorken yine her zaman yaptığı gibi ünlü ressam Apel  bir perde arkasından gelenleri izliyormuş. Bir an bir şövalye tablosunun önünde durup yüzünü buruşturarak resme bakan bir adam dikkatini çekmiş. Adamın resmi beğenmediğini düşünmüş, sebebini merak ederek sormak için yanına gelmiş. “Tabloyu beğenmediniz galiba” demiş. Tabloyu inceleyen kişi devrin ayakkabıcılarından bir zatmış. Elini çenesine götürüp; “Çizmenin körük kısmının kıvrımlarında ciddi hatalar var” demiş adam. Ressam dikkatle tablosundaki bu ayrıntıları incelerken “Haklısınız” demiş ressam. “Peki ama bir bakışta nasıl anladınız bunu? Siz de mi resimle uğraşırsınız?” diye soruvermiş karşıdaki kişiye.  “Hayır,” demiş adam, “ben bir kunduracıyım.”  Ve sözüne devam ederek çizmeler üzerinde görüşlerini bildirip, kunduracılık sanatı bakımından tenkitlerini sıralamış.
Dikkatle dinleyen ressam Apel “Gerçekten iyi fark ettiniz.” demiş. “İlk fırsatta bunu düzelteceğim. Teşekkür ederim.” Adam, ressamın kendisine hak vermesinden hoşnut bir vaziyette iyice gerinmiş. Ressamın kendisini onaylanmasından cesaret alarak, resmin üst kısımlarını da eleştirmeye ve hatta teknik yönden, sanat açısından renklerin kontrastı ve gölgelerin derecesi üzerine de ileri geri konuşmaya başlayınca Apel tablosuyla ilgili yerli yersiz bu eleştirilere sinirlenerek, “Beyefendi” demiş, “Nence siz çizmeyi aşmayın.”

İşte bunun gibi insanın bilmediği işlere karıştığı, bilmişlik yaptığı, haddini aşıp kantarın topuzunu kaçırdığı durumlarda kullanılır bu deyim.
Mutlu bir hafta sonu diliyorum.