Klasik müzik seslerinin geldiği odaya girdim. Duvarlar mavi renkte, perdelerde siyah nota figürleri var. Bir sehpa, sandalye ve müzik çalar duruyor köşede.

Biraz utanarak geldim buraya. Dans etmek isterdim hep, bedenlerin müziğin ritmine uygun hareket etmesini izlerken kendimi onlardan biri gibi hayal ederdim istemeden, yaptığım hareketler ile huzuru bulmak isterdim. Halen daha bu hayalime özlem duyduğumdan buradayım. Yaşım epeyce geçkin.

Elimdeki çantayı bıraktım köşeye ve uzunca baktım odaya. Dans eden insanları hayal ettim. Neşeyle atılan kahkahaları. Neden insanların hayallerine saygı duyulmadığını anlayamadım bir türlü. Hayallerini gerçekleştiremedikçe ne önemi vardı rüya görmenin? Yaşamanın, nefes almanın, hatta zamanın?

Müzik sesi doluyor kulaklarıma. Yavaşlıyorum. Vücudum müziğin akışıyla aynı anda dans ediyor. Hareketlerim kontrolden çıktı, kendimi tamamen bıraktım. Her şeyin önemini şimdi daha iyi kavrıyorum. Bu kadar basitti aslında. Dans et, şarkı söyle, akışına bırak. Kapının açıldığını duydum belli belirsiz. Döndüğümde genç bir beyin eşikte durduğunu fark ettim.

-Lütfen rahatsız olmayın. Çok iyisiniz. Burada mı eğitim alıyorsunuz?

Gülümsüyordu. Haksız değildi aslında. Kötü bir şey yapmış da yakalanmış çocuk gibiydim. Sahi kötü bir şey miydi yaptığım?

-Lütfen rahatsız olmayın. Dilerseniz beraber biraz oturalım?

Neden benimle oturmak istediğine anlam veremiyordum. Genç bir Bey’di ben ise tam tersi yaşlı bir bedendim. Yine de teklifini Kabul ettim ve bulunduğumuz binanın hemen aşağısında ki yere iliştik.

Biraz bekledikten sonra çaylarımızı söyleyip konuşmaya başladık.

-Kesinlikle dans ile ilgilenmelisiniz.

-Hiç sanmıyorum. Yaşım buna uygun değil.

Genç delikanlının gülümsemesi yerine şaşkınlık oturmuştu şimdi. Anlamsız.

-Neden böyle düşünüyorsunuz? Aslında oldukça gençsiniz. Üstelik benden dahi küçük olduğunuza eminim.

Haklıydı aslında. Yıl olarak küçüktüm ondan. Peki ya zaman? Zaman adil değildi doğduğunuz güne ve aya. Dans etmeyi de sevdiren buydu ya bana zamanı yavaşlatıp beni ölümden uzaklaştırıyordu adeta.

Devamı sonra...