-İyi misiniz?

-Evet, üzgünüm bir şey düşünüyordum.

-Düşüncenizi benimle paylaşmanızı istesem?

Bir anlığına durmuştum. Ne diye bilirdim? İçimde ki çığlığı nasıl karşımda ki bu gence söyleyebilirdim?

-Bilmem bilir misiniz, hani bazen insanlar kötü şeyler yaşarlar ve kalplerinde küçük ama can yakıcı izler kalır. Büyük yaraların, darbelerin yanında bu minik izler canınızı kat kat daha da yakar. Gözlerinizi olmayan bir boşluktan ayıramazsınız. Rüyalarınız bile oyun oynamaya başlar size. Ve sonunda tükenirsiniz, hiç bir şey yetmez hayalleriniz bile. Öylece salınır durursunuz hayatın içinde. Bir yaprak gibi hiç bir şey sizi durduramaz özgürsünüzdür. Sadece rüzgârdır size düşman, bedeninizi ele geçirir ve siz yok olana kadar eser, eser ve eser.

Hayran olmuş gözlerle beni dinliyordu ne ilginç. Anlattıklarım bende bir etki yaratmıyordu oysaki. Önceden acırdım halime, aynanın karşısına geçer uzunca seyre dalar nefret ederim. Şimdi ise sadece umursamıyorum. Başaramayacağımı anladığım zaman vazgeçtim.

-Bu düşünceler size hiç yakışmıyor. Farkında değilsiniz belki ama o salonda dans ederken tüm dünyayı kucaklamış gibiydiniz. Gökyüzü, yıldızlar sanki önünüze serilmiş sizde onları özenle dizen bir Tanrıça gibiydiniz. Abarttığımı ya da şu an size yalakalık yapmaya çalıştığımı düşünebilirsiniz ancak hayır. Bu bir gerçek. Hani dediniz ya yaralar, işte o acıları dindirecek merhemi bulmuş gibisiniz. Sadece elinizde tutamıyorsunuz. Denemiyorsunuz.

Denemiyorum... Çünkü sorun bu yaralar değil onların izlerini geçirecek bir merhemin olmamasıydı. Fakat bu gerçeği karşımda ki beyefendiye açmadım.

-Üzgünüm Beyefendi ancak konuşmamıza burada son vermeliyim.

Masadan kalktım ve sahilden gelen tuzlu deniz kokusuna doğru yürümeye başladım. Son kez döndüm ve genç beyin yüzüne baktım. Hüzünlüydü.

-Üzülmeyin. Bu acılarınız ve izleri geçer. Fakat beni gençleştirecek bir ilaç henüz bulamadım. Dans ediyorum çünkü istediğim yaralarımı iyileştirmek değil. Onları her gün görmek ve yavaş yavaş ölmek. Ben unutmam sadece hatırlarım. Size bir klasik ile veda edeyim “yaprak ağaca küsmüştü, sonbahardı bahanesi buna rağmen hep geri dönmedi mi? Tekrar denemedi mi?” İşte Beyefendi ben o yaprağım tekrar tekrar deneyen ve başarısız olan bir yaprak. İyi günler.