Akşam saat kaç bilmiyorum, saatimin pili bitti zaman durdu.
O durunca da Şükrü’nün saati durdu diyerek dünya durmadı. 
Vay nezaketsiz dünya.
Aslında dünyanın ayıbı değil midir?
Bence onun ayıbı.
Ulan hıyar dünya benim saatin durduğu yerde sen de duruverseydin. İçinde yaşayan canlıların en canisi insan denen varlığı da durdurmuş olacaktın ki bence çok büyük bir yarar olacaktı senin için. 
Sadece senin için değil; hayvanlar, bitkiler, ağaçlar, ormanlar, denizler bir anda özgürlüklerine kavuşmuş olacaklardı.
(Yazı burada biter neden mi?)

Bazen düşünüyorum o halde yokum. Yani şimdi düşündüğümü belli etsem Descartes gibi acaba ne kadar başıma bela alırım onu bilmiyorum, bu nedenle düşünüyorum o halde yokum.
Düşündüğüm o kadar ciddiye alınacak bir şey de değil dostlar.
Şimdi düşünsenize Descartes Türkiye’de yaşıyor ve tarih şimdi bu sözü yeni söylemiş. 
Alın size alakasız giriş yaptığım yazının çok alakasız bağlantılı devamı.
Descartes Twitter’den bir paylaşım yapar. Akşam şarabı fazla kaçırmıştır. “Ulan ne yazayım şimdi ben…” diye kendine sorarken “ha buldum…” der ve ilk sosyal medya paylaşımını yapar, “Düşünüyorum o halde varım!”  tarih 4 Aralık 2021 saat 01.00’da paylaşımından yaklaşık üç saat sonra yani imam camiye gidiyor sabah ezanına, polisler de Descartes’in evine. 
Descartes şaraptan ne dediğini bilmiyor, devam ediyor yazmalarına; tabi düşünce ile alakalı yardırıyor. Bu sırada kapı çalıyor, “Güm güm güm…” ayağa kalkıyor yemeksepetinden(!) (Sponsor falan değildir yanlış anlaşılmasın Descartes’in durumunu aktarmak için yazıya montaj edilmiştir.) pizza siparişi vermişti, o geldi diye düşünüyor. Kapıyı tam açacak ki sesler geliyor, “Aç kapıyı…”
Ama ne bağırmalar ne bağırmalar. Kapı kırıldı kırılacak.
Descartes, “Ulan patlamayın geliyorum.” uyarısında bulunsa da polis dayılar koçbaşı denen demirle kapıyı kırıyor ve içeri giriyor.
Ellerinde silahlar, “Yat yat.” Diyorlar. Descartes de, “okey” diyerek yatağa gidiyor, “Yattım üstümü örtün.” diye sesleniyor.
“Demek ki bu saate kadar uyumaz isem devlet buba(!) kızıyor, uyutma ekibi gönderiyor.” diye düşünüyor o halde var.
Neyse polisler anayasaya aykırı bir söz ettiği ve bunu sosyal medya denen yerlerden paylaştığı için Descartes’i gözaltına alıyor.
Ne alaka falan demeye kalmıyor, dan diye önüne savcılığın arama izni kendisine gösteriliyor.
Belgede, düşünüyorum o halde varım; diyerek halkı kin ve nefret suçuna yönlendirmek, düşünen suçluları eyleme çağırmak, düşünen herkesin var olmasına sebep olmaktan adli makamlarca kıç altısına şey yanlış oldu göz altısına karar verilmiştir yazıyor.
Şarabın etkisinden olacak Descartes, “Bugün gidin yarın gelin.” diyor. Polis dayılar bir kahkaha atıyor, komiser abi, “Hacı devlet ayağına geldi.” deyince, “İyi ya halı kenarlarına overlok öreceğiniz demek, ama benim halılar yok. Karı onları yıkamaya verdi.”der.
Haklı mı haklı… 
Polis dayılar sarkoş(!) olduğunu anlarlar ve gözaltı işlemi yaparlar. Bu sırada oturduğu binadaki herkes ona domates atar. Neden? Zırt TV sondakika geçer, “Düşünüyorum o halde varım diyen adam gözaltına alındı. Ne düşündü neye varacaktı?”
Zırhlı arabalarla oturduğu semtten güç – bela çıkarılır. 
Hop Siyasi şubeye. Savcı hazır beklemektedir. Karanlık bir oda, üsten aşağı sallanan bir ampul lamba.  Bildiğiniz klasik sorgu odası.
Savcı sorar, 
“Adınız?”
Descartes
“İşiniz?”
Filozof
“He şu her şeyi bilen filozoflardan mısın sende?” 
Yok efendim ben o konularla ilgilenmiyorum ilgi alanlarım çok farklı.
“Kes sesini ben ne sorarsam ona cevap ver. Nerelisin?”
Fransa Krallığında doğdum efendim. 
“Ne b… yemeye Türkiye’ye geldin?”
Dolar yüksek olunca bozdurduğum para da değerli oluyor. Ondan dolayı burada yaşamayı tercih ettim. Bir de hamsiye de bayılıyorum. 
“Şimdi sen düşünüyorum o halde varım diyerek tam olarak neyi kast ettin…”
Bir konu ya da hadise üzerine bir fikriniz olursa ki düşünce ile fikir oluşur, o zaman o konu için harekete geçebilirsiniz. Bu da size mutlak o meseleye girme hakkı verir.
“Nerede verir?”
Her yerde
“Burası her yer değil Türkiye.”
Konumuzla ne alakası var?
“Adam gibi okusaydın, savcı olsaydın, soruları sorsaydın. Hem bizde filozof çok fazla, akşamları haber kanallarını aç gör, sana neden ihtiyacımız olsun. Depremde, savaşta, ekonomide, sporda her alanda görüş bildiren filozoflarımız var. Senin gibi tek konusu yok üstelik. Her filozofumuz kendi partisinin çıkarları için kendi doğrularına bir sıfat buluyor konuşuyor.”
Benim durum öyle değil savcı abi.
“Kes, liderin kim?”
Yani iki tane var; Plato ve Aristoteles.
“Kim lan onlar. Bura da nasıl bir ülke oldu, örgütlerin liderlerini dışarıdan ithal eder olduk.”
Platon’dan mı başlayım Aristoteles’ten mi? 
“Arsinliyi biliyoruz. Sen direk Plüton’dan gir.”
Efendim Plüton gezegendir.
“Vay demek hedefinizde Plüton var.”
Siz şey ettiniz ya.
“Ne ettim lan ben.”
Yanlış söylediniz
“Kes tamam. Yoruldum ben senle daha uğraşamam yaz lan katip, “Ele geçirmiş olduğumuz ana ve baba adı belli olmayan, Pasaportunda Descartes olduğu anlaşılan şahsın düşünmeden önce Örgüt Liderleri Platon ve Arsinli Aristoteles ile telefonda görüşerek Plüton’un işgali için hazırlık yaptıkları anlaşılmıştır. Bu vesile ile Plütonlularla en iyi savaşacak kişilerin Türkler olduğunu anlamışlar ve eylemi yapmak için örgüte adam kazandırmak üzere ülkemize girdiği tespit edilerek tutuklanmak üzere 100. Ağır Ceza Mahkemesine sevkine karar verilmiştir.”
Efendim bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum.
“Bak bak hala daha düşünüyor, hadi lan biz yanılmayız. Senin gözünden belli terörist olduğun. Yoksa sosyal medyadan neden böyle şeyler yazarsın ki.”
Ben düşünürüm işim bu.
“Düşünce başına kaç lira alıyorsun, mayiş(!) durumunuz nedir?”
Sabit paramız yoktur bizim çoğu zaman durum umumi.
“Serseri işlerle uğraşma kaç yaşına geldin cezaevinden çıkınca git sanayide bir ustanın yanına işe başla.”
Savcı bey ben Descartes’im.
“Memnun oldum ben de savcıyım.”
Siz deyince anladım savcı olduğunuzu demeseniz verdiğiniz karardan anlamayacaktım. Ulan Dünya Şükrü’nün saatinin pili bittiğinde dursan bunlar başıma gelmeyecekti. Cezaevinden çıkayım doğru hacca gideceğim, tövbe edeceğim bir daha karışmam kim ne düşünürse düşünsün.”


O yüzden yazı orada kaldı…