Hangi çağdayız acaba?
Bilgi çağı, Metavörs çağı, dijital çağ, siber dünya çağı.
Bu çerçevede birkaç değişik çağ tanımlaması dünya gündeminde.
Diğer dünyaları bilmem ama biz, “Sosyal medya çağı” yaşıyoruz desek yeridir.
Sanırım, “Sosyal medya çağı” yaşayan ülkeler arasında başat konumdayız.
En fakirinden en zenginine, en kırsalından en metropolüne; sosyal medya önünde boynu bükük durumdayız. Yakında millet olarak boyun travması geçirirsek ki bu uzak değil, o zaman başka bir hikâye yazılacak: “Boynu bükükler ülkesi.”
Siyasetten ekonomiye, spordan sanata, cinsellikten argoya; gerçek ya da hayal bütün alanlar sosyal medyanın kumpas dünyasında yerlerini almış kullanıcılarını bekliyor.
Sosyal medya dünyası sanal, yarattığı boşluk gerçek.
Bu dünyaya girmek kolay ama çıkmak zor.
Sosyal medya denilen büyü; küçük bir ekran ama içerisi sonsuz bir karadelik.
Bu baş döndüren dünyaya inanmak kolay, yanıldığını anlamak zor.
Ve nihayet bu dünya trollerle dolu ama onları fark etmek imkansız.

***
Başka ülkeleri bilmem ama bizim sosyal medya dünyamız, büyük oranda trollerin çizdiği yörüngede dönüyor. Kısaca milletçe trolleniyoruz. Yani trollerin oluşturduğu yörüngede çatık kaşlarımızla dönüyoruz.
Peki nedir trol?
Sözcüğün kökeni İngilizce. Türkçe birkaç karşılığı varsa da sanırım en doğrusu “yönlendirici.”
Sosyal medyada açılan sahte (fake) hesaplar troll hesaplar olarak tanımlanır.
Bu hesapların hedefi; kitlelerin düşüncelerini etkilemek, belli merkezlerde üretilen fikirleri insanlara kabul ettirmek, algı yaratmak, hedefledikleri alana ölçüsüz saldırıp takipçilerini konsolide etmek, insanları birbirine düşürtmeye çalışmak ve kutuplaştırmak, kısaca fanatizmin gazına basarak durgun denizi dalgalandırmaktır.
Bu anlamda trol; “düşüncelere çökmüş karabasan” ve “İradeye giydirilmiş idam gömleği” gibidir.
Trollemek?
Belirlenen konularda insanları tartışmaya yöneltmek ve birbirine düşürtmeye çalışmak trollemektir.
Belli ki uzun zamandan beri trolleniyoruz. Ve tabii ki hedeflerine ulaştıkları için; burnumuzdan soluyor, Kaşlarımızı çatıyor, hoşgörümüzü gömüyoruz.
Sosyal medya trolleri her alanda kalemlerini kusturuyorlar ancak en çok görev aldıkları alan, siyaset.
Anlaşılıyor ki her yapı bir troll gurubu oluşturmuş ve bu guruplara çok ciddi kaynak aktarılıyor. Haklarıdır, ne de olsa, “çok yoğun çalışıyorlar.”
Çünkü onlar yönelme dünyamızın mimarları oluyorlar.
***
Trollenen toplum, artık okumaz ve düşünmez, zira sosyal medyasında ki troller tarafından enjekte edilen fikirler dünyasını kaplamıştır.
Biz zaten okumayı pek sevmezdik, şimdi artık hiç gerek kalmadı. Zira troller bize; neyi düşüneceğimizi, neye inanacağımızı, neyi düşman belleyeceğimizi öğretiyorlar. Daha ne yapsınlar?
Dillerimizde onların söylemleri, gözlerimizde onların kini.
Biz dişlerimizi sıktıkça onlar görevlerini başarmış olmalarının keyfindeler.
Her gün ve hiç bıkmadan gazımızdalar, yüklendikçe yükleniyor, safları sıklaştırıyorlar.
***
Onlar sosyal medya çağının bilgeleri, bizler de trollenmiş mankurtlar mıyız?
Aman dikkat!
Sosyal medya sanal, hayat gerçek.
Kin ve nefret batıl, dostluk kutsal.
Emojiler sahte, gözyaşları gerçek.
Trol tuzak, düşünce özgürlük.