SONNOKTA SENA YILMAZ - Türk Eğitim-Sen, Trabzon 1 nolu Şube Başkanı Coşkun Dilber, gazetemize açıklamalarda bulundu. Dilber yaptığı açıklamalarda şu ifadelere yer verdi: “Türk-Eğitim sen olarak tüm öğretmen arkadaşlarımızın geçmiş 24 Kasım öğretmenler gününü kutluyoruz, eğitim çalışanı arkadaşlarımıza hayırlı uğurlu olsun diyoruz. Takdir edersiniz ki bugün bizim için fevkalade önemli özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul etmesi hasebiyle ayrıca takdire şayan değer verdiğimiz bir süreç.”

CİDDİ YOL ALMIŞTIR
“Gelişmiş tüm dünya ülkeleri gelişmişliklerini eğitime verdikleri destek ve yatırımlara borçludurlar. Sanayi devriminden sonra bu çok net görülmüştür. Ülkemizde de coğrafi şartlar ve genç nüfusumuz dikkate alınarak eğitim konusunda ciddi çalışmalar yürütülmektedir. Eğitim sistemi içerisinde gelişmiş imkanları halkımıza sunma noktasında yaşadığımız bazı sıkıntılardan da anlaşılacağı gibi, nüfusumuzdaki artışların da etkisiyle zaman zaman sekteye uğradığımız görülüyor. Gerek Avrupa Birliği ile kıyasladığımızda, gerek diğer ülkeler ile kıyasladığımızda uluslararası verileri dikkate aldığımızda özellikle Pisa değerlendirmeleri (uluslararası öğrenci değerlendirme programı) dikkate alındığında çok iyi bir durumda olduğumuzu iddia edemeyiz. Öte taraftan özellikle eğitimciler, veliler ve öğrencilerimiz ile yürüttüğümüz anketler doğrultusunda büyük oranda memnuniyetsizlikler ile karşılaşıyoruz ama her şeye rağmen Türkiye temel eğitim ile ilgili ciddi yol almıştır.”

ORTAK AKIL ÜRETELİM
“Bu gün okur yazar oranımız yüzde 97’nin üzerindedir. Bu pek çok gelişmiş ülkede olmayan bir orandır. Coğrafi olarak içerisinde bulunduğumuz sıkıntılara rağmen her köye her yerleşim birimine temel eğitim açısından okul getirme sağlanmıştır. Şimdi yürütülmesi gereken tabi ki bugünkü teknolojik imkanlar ile çok daha kaliteli çok daha verimli eğitim sistemi içine girmektir. Bizim sistemimiz sınav sistemine endeksli bir eğitim sistemi, bunu doğru bulmuyoruz, bu hem velilere hem de öğrencilere ciddi manada sıkıntı oluşturuyor. Dolayısıyla ölçme değerlendirmede yeni bir yapılanmaya gitmemiz gerekiyor. Özellikle kapanan köy okullarımızla ilgili tedbirler almamız gerekiyor. Teknolojik imkanların okulların hizmetine sunulmasıyla ilgili ciddi tedbirlerin alınması gerekiyor, mesleki eğitime ülkemizde hak ettiği değer maalesef verilememiştir bu konuda da ciddi çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Eğitimde daha güzel işler yapma imkanımız vardır, Türkiye olarak bunu yapabilecek kabiliyete ve bilgi birikime sahibiz yeter ki ortak akıl üretelim.”

Başkan Dilber, Sena Yılmaz’a konuştu

DEĞİŞİKLİKLER SAĞLIKLI DEĞİL
“Sendika olarak diyoruz ki Türkiye’de eğitim ile ilgili önemli bir sorun mevcut; gelin bunu masaya yatıralım, bilimsel verilerin ışığında ilgili merciler ile günlerce, haftalarca, aylarca gerekiyorsa yıllarca tartışalım ve bu tartışmanın sonucunda ortaya koyduğumuz ürünü uygulamaya geçip uzun süre uygulayalım ve ne elde ettiğimizi görelim. Eğitimde ürünü geriye dönüp düzeltemezsiniz onun için sık dokuyup ince elemek gerekiyor çok ciddi değişikliklerin yapıldığını görüyoruz bunu doğru bulmuyoruz. Şu anda yapılan değişikliklerin de sağlıklı olmadığı görülüyor. Sadece sistem değil öğretmen yetiştirilmesi de çok önemli bir alandır orada da sıkıntılar var. Bunları bir bütün olarak ele almak lazım öğrenci ve ders müfredatlarını da işin içine koyarak daha geniş ele almalıyız. Üniversitelerimizde buna muktedir insanlarımız mevcuttur tarafları bir araya getirmek gerekir. Sık değişikliklerin fayda vermediğini gördük ayrıca eğitim birilerinin tavassutuna bırakılacak bir hususta değildir.”

ÖNERiLERiMiZ VAR
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre yaklaşık 135 bin civarında öğretmene ihtiyaç var bizim sendikamızın yürüttüğü çalışmalarda bu sayı daha yüksek ama Milli Eğitimin verilerini de esas alsak 135 binin üzerinde öğretmen ihtiyacı olduğunu kendisi söylüyor. Sendika olarak önerilerimiz var. Birincisi öncelikle Türkiye’de ki eğitim fakültelerinin kontenjanları esnek hale getirilmelidir. Yani biz 5 yıllık kalkınma planları yapıyoruz, 5 sene sonra kaç tane anasınıfı öğretmeni, matematikçi, coğrafya öğretmenine ihtiyacımız olacağını kestirebiliyoruz tahmin edebiliyoruz bunun yüzde 10 fazlasını alarak üniversitelerimizde kontenjan planlayacağız çünkü mezun olduktan sonra bir kısmı belki bu işi yapmayabilir. Bu sayede rekabeti arttıracağız ve eğitim fakültelerinde öğrenci alımlarına yüzdelik baraj koyacağız böylece kaliteli öğretmen adayını alarak yetiştirip, kaliteli bir öğretmen olup eğitim sitemine girerek kaliteli eğitimi beraberinde getirecektir.”

ÇALIŞANLARIN TAMAMINI KAPSAYACAK
“Türk Eğitim-Sen olarak öğretmen meslek kanunu ile ilgili geniş yoğun bir çalışmamız var. Öğretmenlik meslek kanunu şöyle Türkiye’de bazı alanlarda özel kanun ile sınırlandırılmıştır bunun benzerinin öğretmenlere de yapılmasını istiyoruz. Cumhurbaşkanı külliyede 2018’de yaptığı konuşmada böyle bir kanunun hazırlanacağı müjdesini vermişti ama 2 yıldır bir adım atılmadı. Bizlerde sonuç almak için 12 Kasım’da bir basın açıklaması yaptık ve imza kampanyası başlattık şimdi online olarak devam ediyor. Gelecek 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde en büyük müjde bu kanunun çıkarılması olacak. Adı her ne kadar Öğretmen Meslek Kanunu olsa da eğitim çalışanlarının tamamını kapsayacak nitelikte bir kanun olacaktır.”

MÜCADELEMiZ DEVAM EDECEK
“Sendika olarak bu kanunla ilgili bazı kırmızı çizgilerimiz de var bunlardan bir tanesi şu ki; 657 sayılı devlet memurları kanunundan kaynaklanan haklarımızda daraltma olmaması gerekiyor. İş güvencemizde bir sulandırmayı asla müsaade edemeyiz yeni kanun ekonomik, sosyal ve özlük haklarımızı mutlaka genişletmeli. Yine objektif, anlaşılabilir, şeffaf, açık adil öğretmen atama yer değiştirme yönetmeliği, kariyer ve liyakati temel alan devleti sadakati güvenceyi temsil eden bir yönetici atama yönetmeliği mutlaka bunun içerisinde olmalıdır. Aynı kanun içerisinde mülakat sistemini kökten ortadan kaldıran, yazılı yöntemler ile atamayı gerçekleştiren bir mekanizma olduğu gibi öğretmen yetiştirilmesi ile ilgili düzenlemeler de olmalıdır. Özellikle son dönemde beklenti haline gelen ve hükümetin de taaddüt ettiği 3600 ek gösterge ile ilgili düzenlemelerin bulunması gerekiyor ve sadece öğretmenlere değil eğitim bir bütün olarak düşünülüp, hizmetçisinden aşçısına, şoföründen teknikçisine kadar eğitimde çalışan her kesimleri güvence altına alan düzenlemeleri bu kanunda görmemiz gerekiyor. Bakanlığımıza talebimizi iletmiş olacağız bu konuyla alakalı mücadelemiz devam edecek.”

ÖĞRETMENLİK BİR MESLEKTİR
“İkinci önemli uyarımız bu konuda 3600 ek göstergeli kanun ile bir takım teşvikler yapılmasıdır. Böylece emekliliği dolmuş ancak ekonomik nedenlerle çekinen insanları emekli ederek; öğretmenler arasında atama yer değiştirme ardından da boş kalan yerlere hala atanamayan öğretmenlerimizin atamasının yapılması sağlanmalıdır. Üçüncü önerdiğimiz mesele ise zaten 130 binin üzerinde ihtiyacınız olduğunu söylüyorsunuz öyleyse kademeli bir şekilde 60 bin, 60 bin şeklinde bu kadroları doldurun, emekli olanlarında ayrılması yerine diğer öğretmenlerin atanması ve eğitim fakültelerinin kontenjanlarının azaltılmasıyla bizim hesaplarımıza göre 8 yılda atanamayan öğretmen meselesini çözebiliriz. Dördüncü önerdiğimiz mesele de öğretmenlere KPSS sınavına gerek yok böyle bir şey doğru değil. Onca profesörün yeterli görüp öğretmenlik yapabilir dediği insanlara ayrıca bir sınava alıp ticari rant aracına dönüştürmeyi doğru bulmuyoruz. Beşinci önerimiz de bir öğretmenler odasında kadrolu, sözleşmeli, ücretli ya da yarı zamanlı gibi tanımlarla öğretmen unvanlı kişi olamaz. Birisine öwğretmen dedik mi 650’ye tabi kadrolu olacaktır. Öğretmenlik bir meslektir altını çiziyorum özel olarak bu meslek için yetiştirilmiş insanlardan oluşan bir meslektir.”

ART NiYET ARIYORUZ
“Türkiye’nin böyle bir handikabı var siyasi partiler değiştikçe eğitim sistemi değişiyor hatta yetmiyor aynı siyasi partinin Milli Eğitim Bakanı değiştiğinde de eğitim sistemi değişiyor bu tabi çok doğru bir şey değil. Biz bunun içerisinde biraz da tırnak içerisinde art niyette arıyoruz çünkü bir devleti bir milleti yok etmenin en kolay yolu onun eğitim sistemini işlevsiz hale getirerek genç, yeni nesli doğru düzgün yetiştirmemektir. Türkiye’de mücadeleden iç ve dış unsurlarında eğitim sistemlerinde müdahil olduklarını, olabileceklerini düşünüyoruz ve bu mantıksız değişimleri de buna bağlıyoruz. Öncelikle sendika olarak meseleyi masaya yatırdığımızda gelişmiş dünya ülkelerinde eğitim sistemlerinde çok ciddi değişikler olmaz ve uzun soluklu aynı sistem ile giderler kısa rötuşlar yaptıklarını görüyoruz. Halbuki Türkiye’de ana arterler de ciddi değişikler yapılmakta bu değişikliklerin sonuçları görülmeden yeni değişikliklere gidilmektedir buda ciddi bir handikaptır.”

Editör: Haber Merkezi