O bizim ekmeğimizdir, değişmeyen baş tacımız.

O Evlerimizin vaz geçilmez kokusudur; buram buram ve en kutsal yeminimiz.

O Sofralarımızın bizzat kendisidir ve en değerli katığımız, olmazsa olmazımız.

O varsa sorun yok, o yoksa hiç bir şeyin tadı yoktur.

O paylaştığımız ve uğruna savaştığımızdır.

O toprağımızın, havamızın, suyumuzun ve emeğimizin şekil bulmuş halidir ve onun Trabzon hali çok güzeldir.

Ekmeğimize dair övgüleri, unvanları, sıfatları onlarca olarak uzatabiliriz. Ama daha keskin bir tanımlama gerekirse; ekmek, Türk milletini belki de tek başına tanımlaya yetebilecek tek gıdadır diyebiliriz. “Ekmeği ekmekle katık etmek” bu toprakların deyimidir.

2017’de “Ekmek Aşkına” adlı bir yazım yayımlanmıştı, o dönemde yazıya dair oldukça olumlu tepkiler gelmişti. O yazımızda “Trabzon Ekmeğinin” yaşadığı sorunları ele almıştık. Yazımıza, Sürmene “Çamlıca Fırını” işletmecisi Alper Çakır’da katkı yapmıştı.

Aradan geçen zaman gösterdi ki, süreç ekmeğimizin sorunlarını, azaltmamış aksine yeni sorunlar ilave etmiş.

***

Bizim kuşak anımsayacaktır, evlerimizde her zaman en az iki çuval un bulunurdu ve biz bunu çocuk aklımızla anlayamazdık, bitince alınmasını daha mantıklı bulurduk. Sonradan anladık ki un, en önemli “ihtiyaç akçesiymiş” Babalarımızın, dedelerimizin o uygulamasının değerini “Corona günlerinde” anlayabildik ancak. Meğer zor zamanların kurtarıcısı un-ekmekmiş.

***

Bu gerçeğin acı bir şekilde tekrar önümüze gelmesi, tarım politikalarımızı sorgulatmalı. Türk toprağının, güneşinin ve suyunun şekil aldığı geleneksel buğdayımız nerededir? Nerededir gdeo ile tanışmamış, genetiği bozulmamış, ilaca ve kimyasala ihtiyaç duymayan bu toprağın buğdayı. Bilmeliyiz ki bu toprağın insanı kadar bu toprağın buğdayı da değerlidir. Corona günleri, bizi bu acı gerçeğimizle yüzleştirmelidir. “Biz bize yeteriz” gerçek mi yoksa bir temenni mi? Gerçek ya da temenni, bilmeliyiz ki “ Biz Bize Yeteriz” in zemini bizim geleneksel buğdayımızdır.

***

Corona günleri, ekmek sektörüne ne yazık ki yeni sorunlar ekledi. Bu yeni sorunları, yine konun dertleneni Alper Çakır’dan öğrendik.

Alper çakır’a göre: Hijyen, artık bir numaralı sorun olarak görülmeli ve üzerinde önemle durulmalıdır.

Hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağı, fırıncıları da kapsamalı, halk iki günlük ekmeğini cumadan almalıdır.

Hafta sonu fırınların ekmek dağıtması, fırıncılar açısından ciddi bir sağlık sorunu yaratmaktadır.

Ve yaklaşan ramazan ayı için yeni bir pide satış düzeni mutlaka oluşturulmalıdır. Aksi takdirde sağlık sorunları artabilir.

Yetkililerin bahsi geçen konulara dair çözümleri mutlaka olacaktır.

Yaşasın “Trabzon Ekmeği” ni yaşatma kararlılığını sürdüren taş fırınların fırıncıları..