CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak, raporunda şekerden ete kadar birçok temel gıda maddelerine gelen zamları, Rusya ve Ukrayna savaşını değerlendirdi.

Toprak’ın raporundaki ana başlıklar şöyle:

GENÇLERE YURT DIŞI SEYAHAT TAVSİYELERİ
Gençlere fırsat buldukça bol bol yurt dışına seyahat etmelerini, yanlarında mutlaka okumak için basılı kitap bulundurmalarını tavsiye eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin sorunlarından bihaber olduğunu gösterdi. Akaryakıt zamlarından sonra şehirlerarası otobüs seyahati bile lüks olurken, gençlere uçakla yurt dışına seyahat etmeyi önermek, milyonlarca gençle alay etmektir. Art arda yapılan akaryakıt zamlarıyla şehirlerarası otobüs biletleri 400-500 TL’ye çıkarken, kendi ülkesinde seyahat etmesi olanaksız hale gelen gençlere yurt dışına seyahat tavsiyesinde bulunmak, ülke gençlerinin içinde bulunduğu koşullar konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve başında bulunduğu iktidarın gerçeklerden koptuğunun, olan bitenden bihaber olduğunun kanıtıdır.

KDV İNDİRİMİNİN ARDINDAN ZAM
Nisan ayının ilk gününden itibaren peş peşe elektrik, doğalgaz, et, şeker, un zamları ‘müjde’ gibi yürürlüğe konuldu. Şubatta gıda maddelerinde KDV’yi yüzde 8’den 1’e düşürüp 7 puan indirim yapan iktidar, ardından ete-şekere-una bu indirimin 10 katına varan zamlar yaparak indirimi sıfırladı. Ramazan pidesi pek çok ilde 7,5-10 TL’den satılıyor. TMO’nun un fiyatlarına yüzde 22 zam yapmasıyla birlikte yakında un, ekmek, makarna başta olmak üzere tüm unlu gıdaların, mamullerin fiyatlarında yeni artışlar olacak. Şubat ayında et, süt, yumurta, un vb. temel gıda maddelerinde KDV oranını yüzde 8’den yüzde 1’e düşürdüler. Ardından KDV indirimleri etiketlere yansımazsa ağır para cezaları kesme tehdidinde bulundular. Ancak zaten pek çok gıda maddesinin fiyatı aylardır çok yüksek oranlarda zamlandığı için bu KDV indirimlerinin hiçbir etkisi olmadığı gibi şubat ayında yıllık enflasyon yüzde 54,4’e yükseldi.

FAİZ POLİTİKASI KİME HİZMET EDİYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nas ve inatla “faiz indirimi” kararı sayesinde bankalar faiz kârlarını iki ayda yüzde 323 artırdı. 2021’in Ocak-Şubat döneminde 9,2 milyar TL olan kârları bu yılın aynı döneminde 38,9 milyar TL’ye yükseldi. Merkez Bankası’nın (MB) yüzde 14 faizle fonladığı bankalar bu kaynağı iki kata varan faizlerle kullandırarak rekor kâr elde etmeye devam ediyor. Merkez Bankası’nın yüzde 14 faizle fonladığı bankacılık sektörü bu kaynakları yüzde 26 faizle hazineye borç vererek, yüzde 26-30 faizle ticari kredi olarak kullandırarak Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde bugüne kadar görmediği faiz kazançları elde ediyor. BDDK rakamlarına da yansıyan bu veriler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz tezinin ve MB’ye uygulattığı faiz politikasının kime hizmet ettiğini somut şekilde ortaya koyuyor.

EN UCUZ İŞ GÜCÜ TÜRKİYE’DE
Türkiye, saatlik 3,7 Euro ile Avrupa’da en ucuz işgücü ülkesi, ucuz emek cenneti haline geldi. Asgari ücrete yüzde 50 zam yapmakla övünen iktidarın uyguladığı yeni ekonomik modeli neden ilk başta ‘Çin Modeli’ olarak adlandırdığı ve tepkiler üzerine Türkiye modeline döndüğü böylece daha iyi anlaşılıyor. Eurostat tarafından açıklanan karşılaştırmalı işgücü maliyetlerine ilişkin son rakamlar, “en ucuz” işgücünün Türkiye’de olduğunu gösteriyor. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında ağır ekonomik krize rağmen Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 3688 dolar ile 1,4 milyar nüfuslu ucuz işgücü avantajını kullanan Çin’in 1149 dolarlık kişi başı milli gelirinin üç katından fazlaydı. Bu rakamlar AK Parti iktidarlarıyla Türkiye’de işgücünün Çin’den de ucuz hale getirildiğini ve hızla yoksullaşıldığını gösteriyor.

ŞEKERDE SIKINTI
Şeker fabrikalarının peş peşe özelleştirilmesi, şeker pancarı üretimine kota getirilerek üreticinin mağdur edilip üretimden koparılması, pancar üretimini geriletti. Yıllarca kırmızı et ve canlı hayvan ithaliyle yerli besiciyi tükenme noktasına getiren iktidarın uyguladığı politikalar; pek çok üründe dışa bağımlılığın, kendine yetersizliğin ve şimdi de kıtlığın zeminini hazırladı. Türkiye şeker pancarı üretiminde dünyada beşinci sırada iken şimdi çok gerilere gittiği yetmezmiş gibi şeker üretiminde 13. geriledi. Türkiye şeker pancarı ve şekeri üretiminde diğer hiçbir üründe olmadığı kadar yüzde 100 kendi kendine yeterli konumda iken 2018’de başlatılan özelleştirmeler, pancar kotaları, sözleşmeli üretici modeliyle pancar üretimi üç yılda yüzde 20’nin üzerinde geriledi. Türkşeker uygulanan bu yanlış politikalarla ve özelleştirmeler sonrası 2019’da 969 milyon, 2020’de 970 milyon lira zarar etti. Muhtemelen 2021 bilançosu açıklandığında 1 milyar liranın oldukça üzerinde bir zarar açıklayacak. Şeker pancarında yeni hasadın eylül ayında yapılacağı göz önünde tutulduğunda, önümüzdeki 6 ay boyunca şekerde sıkıntının ve yoklukların süreceğini, ürün kıtlığı nedeniyle fiyatların sıkça zamlanacağını, şekerin iyice pahalanacağını öngörmekteyim.

TÜRKİYE’DEKİ FİYAT ARTIŞININ NEDENİ ÖNGÖRÜSÜZ PARA POLİTİKALARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan 1915 Çanakkale Köprüsü’nde 15 Euro KDV olarak açıklanan geçiş ücretini indirimli olarak 200 ‘liracık’ şeklinde ifade ederken, Türkiye’de halen tedavüldeki en büyük banknotun 200 TL olduğunu unutmuş görünüyor. Savaş nedeniyle küresel petrol ve doğalgaz fiyatları, enerji fiyatları arttı ancak Türkiye’deki artış diğer ülkelerdeki artışın kat kat üzerinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan akaryakıt zamlarının zorunlu olarak yapıldığını, tüm dünyada tablonun böyle olduğunu öne sürüyor. Oysa gerçek tamamıyla farklı. Pek çok ürünün, mal ve hizmetin fiyatının fahiş şekilde sürekli artmasının ve bunun da enflasyonu yukarı çekmesinin ardında TL’yi değersizleştiren yanlış ve öngörüsüz para politikaları yatıyor.

ANKA

Editör: Haber Merkezi