Bu yazımda sizlere Trabzon’da ki birkaç inşa ve restorasyon faaliyeti hakkındaki düşüncelerimi kısaca aktarmak istiyorum. Trabzon’a yapılan yatırımlar daha çok tarihi alan restorasyonu, sosyal alanların dönüşüm projeleri gibi üretime yönelik olmayan, katma değer yaratmayan ve maalesef beton yoğun projeler şeklinde olmakta.

Son günlerin tartışmalı konularından biri Ayasofya Müzesinin (Cami de diyebiliriz) restorasyonu. Restorasyon öncesi ve restorasyon yapılırken çekilen fotoğraflara bakıp karşılaştırdığımızda yeşil alanın azaldığı ve taş yolların bariz bir şekilde arttığı görülüyor. Yapım aşamasında bile bu tahribatın çok net bir şekilde görülmesi revizyon bittikten sonra kim bilir orijinal görüntüsünden uzak nasıl bir betonlaşmaya şahit olacağımız şüphesini duymamıza neden oluyor. Mimarlar Odası’nın itirazlarını kimse duymuyor, hatta mahkemenin restorasyon durdurma kararının bile uygulanmadığını görüyoruz. 

Tanjantta çok katlı bir otopark yapılacağını duyunca çok olumlu karşılamıştım. Sonuçta Trabzon’un merkezinde yeterli kapasitede bir otopark büyük ihtiyaç. Otopark düşüncesini olumlu karşılamakla birlikte her işin içine rantı karıştıran ve önceleyen yapıyı da tanıdığımı düşünen biri olarak binanın yapılıp şekillenmesini bekledim. Şimdilerde bina iyice şekillendi. Yolun karşısından binaya bakmanızı öneririm. Katlı otopark yerine camekanlı ticaret alanlarını göreceksiniz. Otopark sanki binanın içinde bir yerlere saklanmış gibi. Bir kez daha gördük ki Rantçılar her yerde.

Şimdilerde yıkılan Avni Aker ve Yavuz Selim statlarının yerine Millet Bahçesi yapılmakta. Projede bol miktarda yeşil alan olacağı söyleniyor. Yapılan temsili resimlerde de yeşil alan vurgusu var. Fakat alanı henüz yapım aşamasında incelediğimizde dökülen beton miktarının fazlalığı çok bariz bir şekilde görülüyor. Alanda beton yapılaşma göründüğü gibi devam ederse yeşil alanın devede kulak kadar kalacağını çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Korkarım proje bittiğinde alanın geneli rantın hizmetinde beton yığınları olarak karşımıza dikilecek.

Zağnos vadisi dönüşüm projesine bütün Trabzonlular yakından şahit olmuştur. Bazı eksik ve hatalı gördüğüm uygulamaları bir tarafa bırakırsak kendi adıma başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Şimdilerde vadiler arası akvaryum çalışması var. Nereden icap ettiğini bir türlü çözemediğim ve geleceğini hiç parlak görmediğim bir proje. Sorulduğunda turizme büyük katkı yapacağı, ilimize turist çekeceği söyleniyor.

Bildiğim kadarıyla gerçekçi bir fizibilite çalışması yok, sadece düşünce ve temenni üzerinden hareket ediliyor. İç ve dış turist popülasyonu ve hedef kitle tespiti ve diğer altyapı  hazırlığının yeterli derecede yapılmadığı görülüyor.  Umarım düşünüldüğü ve temenni edildiği gibi olur ve ben yanılırım. Fakat endişem Beşikdüzü’ne büyük hevesle yapılan teleferik uygulaması gibi bekleneni veremeyeceği yönündedir. Halbuki yapılacak olan harcama ve harcanacak enerji Sağlık turizmi gibi Trabzon’un altyapısına uygun ve mantıklı alanlara yapılsa çok daha sürdürülebilir ve karlı sonuçlar alınabilir. Bir Hekim olarak üzerinde durulması gereken önemli bir konu daha olduğunu düşünüyorum.

Zağnos vadisinde küçük bir olgu olarak görünen fakat özellikle bazı hassas insanların sağlığı açısından çok önemli olabilecek bir uygulamadan söz etmek istiyorum. Vadinin içine belli aralıklarla yerleştirilmiş direkler üzerinde çok kuvvetli ışık yayan kaynaklar var. Bir Hekim olarak belirtmem gerekir ki gece karanlık ve loş olan bir ortamda bulunan bu kuvvetli ışık kaynakları sağlık açısından çok sakıncalı.

Işığa bakmayı bir tarafa bırakalım o kuvvetli ışığın tarafında başka bir alana bakmak bile gözde rahatsızlık sebebidir. Göz karanlık bir alana bakarken ortamdaki ışığı toplamak için refleks olarak gözbebeğini büyütürken kuvvetli ışığa maruz kalmakta ve gerekli refleksleri göstermekte zorluk çekmektedir. İşin ironik yanı, gece başarılı bir ışık kompozisyonu ile aydınlatılan surların sakin ışık sunumuna bakmak isteyen gözlerin hemen yakınındaki bu saldırgan ışık kaynakları tarafından kontrolsüz ve aşırı ışık bombardımanına maruz kalmalarıdır. Gece bu ışığa maruz kalan insanlarda göz tansiyonu, migren atakları ve baş ağrılarının görülmesi çok normaldir.

Muhtemelen gece baktığında bu ışık anarşisine maruz kalan birçok insan benzer sağlık sorunları yaşamakta fakat sebebini kestirememekte ve belki de bir çok ilaç almak zorunda kalmaktadır. Zağnos Vadisi’ndeki bu sakıncalı aydınlatmanın literatürdeki tanımı ışık kirliliğidir. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde aydınlatmada kabul edilen doğruluk kriteri ışık kaynağının aydınlatılan hedef nesne veya alandan daha aydınlık ve parlak olmamasıdır. Önerim, Zağnos gibi güzel bir peyzaj alanının makul aydınlıkta ve görece zayıf birçok ışık kaynağı tarafından rahatsızlık vermeyecek derecede bir görsel şölen oluşturacak şekilde aydınlatılmasıdır.