Yönetime sitemimdir ki... Yıllar boyu bu şehirde ve de Trabzonspor’da ince ayrıntı gibi görülse de aslında büyük bir ayrıntıdır.

Hemen belirtmek isterim...

Tüm futbolcular, teknik adamlar sporun içinde kimler varsa hak ettikleri değerler içerisinde değerlendirilmeli, hak ettiklerini de almalıdır.

Bugün Trabzonspor’da konuşulmayan veya konuşuldu da Abdullah Avcı’ya kabul ettirilemeyen kaleci antrenörünün tespiti hakkındaki bu konu. İleride kendini hissettirecek, belki de öncelikli konu olacaktır. Bu önemli olaya kulaklarını tıkayanlarda hakikaten yanlış yapılmış dendiğinde, belki de hoca İstanbul’da boğazı seyreder olacaktır.

2-5 yıllık zaman diliminde 20 trilyon para vereceğiz. Lakin kendi değerimiz Metin Aktaş’ı başarının doruğunda iken kenarda bırakacağız.

Başarılı olmak nedir, ne değildir bunu öğrenmek için federasyonun kurs mu açması gerekir?

Örneği var mıdır başka kulüplerde? Vardır oda Trabzonspor’da Metin Aktaş’ın yönetimindeki üç kaleci, A Milli takımda Uğurcan. Arkasında iki tane umut dolu milli kaleciler. Bunları Türk futboluna kazandırmak için yıllardır mücadele eden ve de belki de 10 sene Trabzonspor’un kaleci arama sorununu gideren Metin Aktaş’a hepimizin bir teşekkür borcu yok mudur? Varsa eğer böylemi ödenir? Sen kenarda bekle teknik adamın kaleci hocası varmış mı diyelim? Yeni hocanın getireceği kaleci antrenörüne de saygımız vardır fakat önümüzde böylesine önemli bir konu vardır. Bu zincirin bir halkasının böyle kopmasına yönetim seyirci kalmamalıydı.

Abdullah Avcı da her teknik adam gibi ekibiyle çalışmak ister doğrudur. Buna itirazımız olmaz. Lakin böylesine önemli gerçek göz önündeyken, hele ki Trabzonspor kulübü yönetimi, şehrin % 70’inin karşı olduğu Abdullah Avcı’ya bu vahim olayı kabul ettirememişse 20 trilyon vereceğimiz teknik adamda bunu kabul etmemişse o zaman samimiyetinden şüphe duyarım. Duymayanlara da saygı duyarım...

ÇOKMU ZORDU?
Futbol tarihinde ilk defamı yaşanan olaydır. Üç milli kaleciyi zirveye taşıyan Metin Aktaş’tan sonra gelecek hocaya Abdullah Avcı tarafından rica edilseydi hayır mı derdi? Başarı ortada iken...

Sayın Abdullah Avcı ‘Olmaz, olamaz benim getirdiğim hoca kalecileri Everest’in tepesine çıkaracak’ mı derdi?

Ne oldu ki yönetim bu kadar duyarsız kaldı?

Önemsiz bir konumuydu?

Onun için her zaman söylerim her mesleğin bir mutfağı vardır. Buralardan geçmeden kimse ne kalfa olabiliyor nede usta.

Yöneticilikte de böyledir.

Kulüp menfaatlerini önde tuttuğunuzda yöneticisiniz. Bu olgudan saptığınız anda anında değilsiniz!

Dünyanın her kulübünde bu böyledir.

Kimse yanılmasın bakınız küçük bir örnekle; Yıllar önce Trabzonspor’a kaleci Pfaff geldi. O dönemlerde de her kulübün kaleci antrenörü bulundurma şartı vardı. Aynı şimdiki gibi. Trabzonspor’unda kaleci antrenörü Bilal Çetinkaya’ydı. Trabzonspor yönetimi kaleci antrenörü aramadı Bilal Çetinkaya ile devam etti. Çünkü “Alman milli takımda kaptanlık yapmış yüzlerce milli maç oynamış dünya kupalarına katılmış Pfaff’a Bilal hocanın vereceği hiç bir şey yoktu.

Metin Aktaş olayı öyle midir? İşte konu buradadır beyler...

Umarım Abdullah Avcı başarılı olur... Umarım ki ben geldiğimde Trabzonspor küme hattında idi bakın ben geldim ligi 6. veya 7.bitirdim demez. Anlaşılan o ki. Bu zincirin önemli halkası yönetimle Abdullah Avcı arasında kopmuş...

Trabzonspor’un üç milli kalecileri yarın öbür gün ‘Yaşamayı babalarımıza borçluyuz. İyi yaşamayı ve de mesleğimizde başarılı olmayı da Metin Aktaş’a borçluyuz’ derlerse! Trabzon aynı Trabzon Avcı ile ava giderken avlandık. O şimdi İstanbul’da boğazı seyrederken bizler avda dört şehit verdik. Metin Aktaş ve de üç milli kalecimizi.