Köy enstitüleri modern Cumhuriyete kaliteli, dinamik ve geleceğe ufku geniş bakabilmek için kurulan bir eğitim abidesi idi. Ve de öyle oldu.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi mirasına katkı koymak adına bu güzel enstitüler şekillendi.

1939 yılında açılan bu eğitim çınarları 17 Nisan 1940 yılında kanunlaşarak milli bir hususiyet elde etti.

Ülkemizde açılan 21 adet köy enstitüsü, kadını ve erkeğiyle bir olup bu okullarda aldıkları eğitimle Anadolu’yu ve ülkeyi aydınlattılar.

Atatürk 1926 yılında Başbakan İsmet İnönü, Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Uğural ile başlattığı ulusal eğitim projesi, köyden kalkınma hamlesinin ayaklarından olan köy enstitüsü, hayata geçti.

Bunun ön hazırlığı olan eğitmen kurslarından yetişen eğitmenler/öğretmenler bu abidenin temel taşlarını oluşturdular.

“Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştığım ortadadır, benden sonra beni sevmek isteyenler bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmi öne çıkartsınlar.” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra onun manevî mirasına saygı göstermek için 1939 yılında Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve ilköğretim genel müdürü İsmail Hakkı Tonguç ile ilk basamak atılmış oldu.

Bu bağlamda eğitmen kursları açıldı, bu kurslardan yetişen cevherler ülkenin kalkınması için bir büyük adıma imza attılar, bir anlamda köy enstitüleri ile çığır açtılar. Ülkenin kalkınma hamlesinin en iyi ortamlarına dâhil olan köy enstitüleri Demokrat Parti döneminde 1954 yılında Adnan Menderes’in talimatıyla kapatıldı. Bir anlamda kapattırıldı.

Yazık ve çok yazık oldu. 

Ben, bu önemli eğitim kurumunda, Trabzon Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nde eğitim görüp ülkemiz insanına yıllarca öğretmenlik ve idarecilik yapan bir babanın evladı olarak daima gurur duyuyorum, ebediyete intikal eden eğitim çınarlarına Allah’tan rahmet, sağ olanlara sağlıklı ömürler diliyorum.