SONNOKTA SENA YILMAZ - Trabzon Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Lütfiye Tüzün gazetemize açıklamalarda bulundu. Tüzün yaptığı açıklamalarda şunlara yer verdi: “16 yıllık bir derneğiz bu güne kadar Trabzon’da ki hasta ve yaralı tüm sokak hayvanlarının tedavisi sahiplendirilmesi işlemini yapıyoruz yine Zigana Dağında aç kalan kötü durumda hayvanlar olursa diye 6 yıldır oraya gidip çalışma yapıyoruz. Bunun dışında barınak ziyaretlerimiz oluyor barınak ziyaretleri sırasında sahiplendirme, ilan açma sahiplendirme işi yapıyoruz. Bu güne kadar Ortahisar minik dostlar kliniği açıldı o açılmadan önce Ortahisar’da ki tüm yaralı muhtaç hayvanlar bize geliyordu bizde elimizden geldiğince gücümüzün yettiğince bunlara derman olmaya çalışıyorduk.”

ALINDIKLARI YERE BIRAKILMALILAR
“Büyükşehir’in barınağı var eskiye oranla çok daha iyi çünkü eskiden orada gelen köpek kalıyordu bırakılmıyordu şimdi gelen köpekler geri bırakılıyor o iyi oldu çünkü hiçbir sağlıklı köpeğin barınakta kalmasına hakkı yok yazıktır orası nihayetinde bir hapishane oluyor. Ne yapılmalı köpek orada sadece kısırlaşana kadar ya da tedavisi varsa olana kadar kalır sonra alındığı yere bırakılır. Üremesi durdurulduğu zaman bir sokak hayvanının yaşaması ortalama 2 yıldır o yüzden hayvanı götürüp barınağa hapsetmenin mantığı yok. Barınakta bir hayvanın en fazla 1 ay kalması gerekir 1 ay sonra işi bitince çıkması gerekir. Barınakta ne olur çok yaşlı olur sokakta yaşamını devam ettiremez ya da bir engelli olur az engeli değil ama 3 bacaklı bir köpek sokakta yapabilir, bir gözü olmayan kedi sokakta yapabilir ama iki gözü kör diyelim ki veya yürüyemiyor bu tür hayvanlar barınakta kalmalı onun dışında diğerleri 1 ay kalmalı sonra alındıkları yere bırakılmalı.”

BİR TEK BİZİ BİLİYORLAR
“İnsanlar gelip sahipleniyorlar ama bu hayvan, kedi ve köpek onlarla 15 sene yaşayacak bunu göze almalılar eğer bir hayvanı aileden bir birey olarak kabul edeceklerse öyle almalılar. Diyelim bir yavru kedi alıyorlar o yavru kedi büyüdüğü zam a n kızan zamanı geldiği zaman onu doğal ortamına bırakalım diyorlar aslında o hayvan eve alışmış doğal ortam dediği sokak alışkın olmadığı için kısa sürede başına bir şey geliyor. Hayvan sahiplenecek olan kişilerin çok dikkatli olması gerekir evinin bir bireyi olarak kabul etmeli biz her gelene bunları tek tek anlatıyoruz. Kedi olursa tüy döker diyoruz, koltuğunuzu, halınızı tırmalar diyoruz eğer sizin önceliğiniz eşya değil de kediyse o zaman alın diyoruz. Tekrar tekrar anlatıyoruz buna rağmen olumsuzluklar yaşıyoruz alıyor bir iki sene sonra ben daha bakamayacağım deyip terk ediyor. Terk edilmek onlar için çok kötü bir şey. Şimdi düşünün bizim eşimiz dostumuz var ama o hayvan bir tek bizi biliyor hele ki bebekken alınmışsa bu hayvan o tek sizi tanır başka hiçbir şey bilmez. Siz onu terk ettiğiniz zaman daha hayvan toparlanamıyor ve gerçekten intihar ediyor. Hiç yemek yemiyor kendini kitliyor ve ölüyor. Hiç kimse hayvan sevmek zorunda değil, evde hayvan bakmak zorunda değil ama hiç kimse hayvanlara zarar vermemeli ve yine evde bir tane kendi hayvanınıza bakacağınıza şartlarınız uygun değilse sokakta 5 tane hayvana bakabilirsiniz. Tabi ki biz bir hayvanın yuva bulmasını isteriz ama sokağa atılmasını istemeyiz.”

BİZİM KATKIMIZ İLE
“Trabzon’da son yıllarda gururla söylüyorum bunu bizim katkımız ile veterinerler arttı. Ben buraya geldiğim zaman Trabzon’da hayvanımı götürecek veteriner yoktu ama şuan da bir sürü veteriner var hepsi de çok güzel çalışıyorlar işlerini yapıyorlar bir ilerleme oldu farkında olanların sayısı arttı. Sokaktaki hayvanların birçok insan farkına vardı, onların da ihtiyaçları olduklarının farkında vardı. Önceden düşünmüyorlardı ama artık düşünmeye başladılar buda aç olabilirmiş bu da üşüyebilirmiş gibi düşünmeye başladılar bu da dernek sayesinde oldu. Ben şuna inanıyorum Trabzon’da bir 10-15 yıl sonra çok daha iyi olacak çünkü biz bunun tohumlarını gayet güzel ektik, Ortahisar sevgi aşısı ile okullar da çocuklara köpek sahiplendiriyoruz. Bu çocuklar büyüdükleri zaman ne olacak asla ve asla hayvanlara kötü davranmayacaklar zarar vermeyecekler sevgi ile yaklaşacaklar, hay vanlara sevgi ile yaklaştıkları için insanlar da sevgi ile yaklaşacaklar bu bağı kurmak çok önemli. Biz şuan da çocuklara hayvan sevgisini aşılıyorsak aslında sevgiyi aşılıyoruz demektir çünkü sevgi hayvan da öğrenilir. En zayıf nokta o hayvanda başlar oradan devam eder.”

SEVGİ İLE EĞİTİN
“Her yer de hayvana şiddet var maalesef Trabzon’da da var. Besleyene şiddet uygulayan var hayvana şiddet gösteren var. Bir de eğitim diyor, eğitim adı altında ben onu eğitiyorum diyor. Eğitecekseniz sevgi ile eğiteceksiniz. Hiçbir hayvan şiddet ile eğitilmez. Genelde şiddet gösteren sahipler ile iletişime geçtiğimiz zaman ben eğitiyorum diyor. Eğitim amaçlı şiddet yaygın biz ona karşıyız. Bir hayvan tuvaletini bilsin sosyal olsun vahşi olmasın yeter. Siz hayvana şiddet uygularsanız şiddet alırsınız, sevgi uygularsanız sevgi alırsınız tıpkı insanda olduğu gibi maalesef Türkiye’nin her yerinde şiddet var keşke olmasa.”

HAYVANLARIN İHTİYACI AZALIR
“Kurumlar ve vatandaşlar ilk önce sokakta ki hayvanların var olduğunu onların duyguları olduğunu onların da üşüyebileceğini, acıkabileceğini gerektiği zaman bir başlarının okşanabileceğini bilmeleri gerekiyor. Vatandaş yediği yemeğin artığını çöpün yanında koysa bu çok basit bir şey ne olur biliyor musunuz hiçbir hayvan aç kalmaz çünkü 1 günde tonlarca ekmek atılıyor. O attıkları ekmekleri daha az alıp ya da yemek artıkları ile karıştırıp kenara koydukları zaman sokak hayvanlarının pek çok ihtiyacı azalır. Her kurumda aslında bir şeyler yapabilir. Her kurum kendi bünyesinde hayvan bakabilir. Gidip barınaklardan kurumlar niçin iki tane sakin bir köpek alıp kulübe koyup beslemiyor çok basit ama çok önemli bir şey bu. Siteler de yapabilir bunu.”

HAYAT KURTARABİLİRSİNİZ
“Ben hep şunu diyorum sevgi ekerseniz sevgi biçersiniz, şiddet ekerseniz şiddet biçersiniz. Bunların ağzı yok, hani hep diyorlar ya hayvana yapacağına insana yap bize de diyorlar sen bu enerjini neden insanlara harcamıyorsun. Hayvana da birilerinin bir şey yapması lazım ben bu konuda hassasım ben hayvanlar için yapıyorum. Ağızları, dilleri yok bize muhtaçlar. İşleri yok sabah kalkıp işe gitsinler, rahatsızlandıkları zaman dilleri yok benim buram ağrıyor desinler insan olarak bizlerin gönül gözü ile bunları görüp elimizden geldiği kadar desteklemesi lazım. İnanın bunun için ne paraya ihtiyacı var ne ekstra emeğe ihtiyacı var. Kadınlara annelere çok büyük görev düşüyor. Sofrayı toplarken yemek artıklarını ve bir kap su bir yere koymak çok zor değil, parada ödemiyorsunuz. Bir yoğurt kabına su koyup kenara koyduğunuz zamana bir hayat kurtarabilirsiniz. Herkes der bir kap su, bir kap mama ama bunu hep ihmal ederiz. Bize defalarca yaz gününde günlerce susuz kalmış hayvan geldi. Şehirde bu beton yığınında suyu bulamamış. Onun için iş yerimizin önüne, çöpün yanlarına aklımıza geldiği zaman bir kap su koyalım hepimizin yapabileceği bir şey bu.”

Editör: Haber Merkezi