Bazen gitmek istersin ama buna gücün yoktur. 

Kalmanın zorunlu olduğu ve bir o kadar da bin ışık yılı uzakta olan mutluluk rüyasının tam da içindeyim.
İnsan bazen olduğu yere değil de gidecek hiç bir yer olmamasına içerlemişmiş. Çaresizlik denen o melun kavram büyüdükçe kuşatırmış insanı. Kimsenin olmaması değilmiş yalnızlık, gözümü kapadığında kendini başka bir yerde hayal ediyorsa insan gözünü açtığında her yer yalnızdır. 

Siz hiç bir odanın sarı duvarlarında soba dumanından gökyüzü çizdiniz mi? 

Ya da bir yastığın arka yüzünü çevirip içinizin ferahlaması için mücadele ettiniz mi?

Ya da isimlerini bildiğiniz insanlara bir sokak arasında yüz cevirdiniz mi?

Benim herkesten uzak kalmak gibi bir hevesim, tek başına ölmek gibi bir korkum var. 

Bu satırları yine sabah ezanından önce yazıyorum. 

Aklımda bir sürü soru var? 

Cevaplarını duymak istemiyorum. 

Ruhum birazdan paydos dedikten sonra kapatacak gözlerimi, uyandığımda, eğer hala hevesim varsa deniz üstünde martı arayıp, mutluluk satacağım bu güzel şehrin yokluk çeken umutsuzlarına... 

Ve söylemek istiyorum, ben denedim olmadı, sıra sizde.

Gitmek istiyorsanız sakin tereddüt etmeyin, yürüyerek gidin.

Sizi seven insanları arkanızda bırakmış sayılmaz, mutluluğu aramak için yol göstermiş olursunuz.

***

Bana Kalan Kitabı 51. sayfa.