Erdoğan burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

CİĞERİM YANDI


Suriye krizi nedeniyle ülkemin yaptığı harcama 5,5 milyar dolar.
Dünyadan bize gelen yardım sadece 200 milyon dolar. O zaman sormazlar mı adaletin bu mu dünya. Orhan Baba bunu soruyor ama dünyanın da bunu kendisine sorması lazım.
Afrika’ya gittik. Oradaki manzaraları görünce benim ciğerim yandı.
Bu insanlara elini uzatırsan adilsin. Biz Somali’deki kardeşlerimize de elimizi uzatalım diyoruz ama Türkiye’de bazıları bunu hazmedemiyor.
10 bin konut yapalım dedik. Bir Türk firması cesur davrandı havalimanı terminalini yaptı.
Terörün estiği bir yerde bunları yapmak adalete inanmış insanların işidir.
Adaletin düşmanı zulümdür. Bu, bu kadar basittir. Adalet kavramı bizim için hayatın merkezinde yer alıyor.

BİR ÇETE HÜKÜMET DARBESİ YAPMAK İSTEDİ

Mevlana diyor ki:  Adalet nedir ağaçları sulamak. Zulüm nedir dikene su vermek. Adalet bir nimeti yerine koymaktır. Su veren her kökü sulamak değil. Zulüm ise bir şeyi konmaması gereken yere koymaktır diyor.
Gerçekten de adaletle zulüm arasında böylesine ince bir çizgi vardır.
Ülkemiz 17-25 aralık tarihlerine böyle bir felaketi yaşadı.
Bir çete ülkenin güvenliği ve adaletin tesisi için kendilerine sağlanmış imkanlar ile bir hükümet darbesi yapmak istediler.
Bu süreçte gördük ki hukukun değil başka birilerinin emrindeki hakimlerin, savcıların adaleti tesis etmesi mümkün değildir.

NE CUMHURBAŞKANI'NA, NE BAŞBAKAN'A...

Kul, iradesini Allah’tan başka kimseye teslim etmemelidir. Asla…
Ne Cumhurbaşkanı’na, ne Başbakan’a, ne elinde para tutan sermaye babalarına. Kimseye…
İşte o zaman yaratılmışların en şereflisi olan insan oluruz.
Kimse size bir hükmü verdirmede tesir edememelidir.

HUKUK MU KANUN MU DERSENİZ SAVUNACAĞIM ŞEY HUKUKTUR

Hukukta duayen olmuş biri vicdan cüzdan benzetmesi yapmıştı. Aslında bu kahredici bir ifadeydi.
Hukuk başka bir şeydir kanun başka bir şeydir. “Hukuk mu kanun mu” derseniz benim savunacağım şey hukuktur.
Çünkü kanun bir yazılar silsilesi ya da yasalar manzumesidir. Ama hukuk öyle değil.
Benim hukukumu bir yasal düzenleme koruyamıyorsa ben ona hukuk diyemem. Bunları yaşadık. Şahsımda yaşadık.
Talim Terbiye Kurulu'nun tasvip ettiği bir dörtlüğü okudum diye hapse girdim.

BİR ÇETE TARAFINDAN İSTİSMAR EDİLMEK İSTENDİ

Vicdanlarının kapıları adalete değil de başka yerlere açılanların yaptıkları zulümdür. Çünkü onlar dikenlere su vermeye başlamışlardır.
Yeni Türkiye’de tüm toplumu bu kanser hücrelerinden temizlememiz gerekiyor.
Demokrasilerde hukuk eliyle bir vesayet sistemi özellikle devre dışı kalırken onun yerine bir başkasını ikame etmek diye bir şey yoktur.
2010 referandumu ile getirdiklerimiz bir çete tarafından istismar edilmek istendi.
Yaşadığımız son hadiseler yasama ve yürütmede olduğu gibi yargının da ülkenin tüm renklerini yansıtan bir yapıda olması gerektiğini ortaya koydu.
Bundan sonra da bu zenginliğin geliştirilmesi için çalışacağımı belirtmek istiyorum.
Editör: Haber Merkezi