Şu an gündemde olan FaceApp ile birlikte ‘yaşlılığımda nasıl olacağım’ diye Play Store’den indirerek bazı kitlelerin bu çalışmayı yaptığını görüyoruz.
Peki gençlikten mi kopmak istiyoruz,  sorun mu var?
Bunun nedenine bakmak lazım!
Bir problem var gibi duruyor çünkü.
Yaşlanmakta bir sürpriz olmamalı diye düşünüyorum.
Bence yaşlılığımızın resmini değil de ne olacağımıza bakmalıyız.
Ne yazık ki yaşlanmak istemiyoruz.
Daha doğrusu görüntüye ve görünüşe verilen değer, yargılarımızın da üstüne çıkmış bulunmakta.
Bundan dolayıdır ki, herkesteki -gençlik daha yoğunlukta olmak üzere- görüntü yenileme ve değiştirme kaygısı ile hem plastik cerrahlar hem de ayna da güvensizliğini kamufle etmeye çalışan kitle mutlu oluyor.
Peki bu ne kadar doğru?
Bu kitle git gide büyümekte olup, biz bunun önüne geçmeye çalışmazsak herkes birbirine benzeyecek.
Korkarım bu çığ gibi büyüme Z Nesli’ne (1999’dan sonrası) de sıçrayacaktır diye düşünüyorum.
“Peki ne yapacağız?” derseniz evvela kendimizi benimseyerek, her halimizle kabullenip sevmeyi becerebilmeliyiz ki güven duygumuzu yitirmeyelim.
Kendine güveni olmayan hiçbir şeye de güven duymaz.
Kaldı ki sosyal hayatında da kendi doğrularını bulamayıp mutsuz bir nesil olarak birbirimize olan o samimiyeti kaybetmiş bir toplum yolunda olmayalım.
Bu gidişat toplumu doyumsuzluğa itip ayrıştırmaya başladı.
Her şeyin en iyisine kavuşma arzusu inanılmaz bir hırsa, dolayısıyla bu hırsla doğan birbirini ezme yarışına dönüştü.
Son model telefon yarışı, son model araba, son model tatil, makamların en büyüğü ya da üstün üstü gibi örneklendirsek de bizler ‘bir dur’ demedikçe bu örneklerin önünü asla alamayacağız.
Artışına da seyirci kalacağız.