Olur mu, desek de oluyor işte.
Son on beş dakikada Trabzonspor gibi oynadık.
80 dakika orta alanda ne verimli hazırlık paslarında başarılı olduk, ne de rakip alanda çoğalabildik.
Artık futbol hızlı düşünüp hızlı atağa çıkarak, rakibi eksik yakalayıp hataya zorlama sanatı.
Rakibin ataklarını orta alanda durduramadık.
1-0 yenik duruma düşerek bu oyunla maçı çeviremeyiz desek de beraberliği yakalayarak bir nebze olsun rakibe baskı kurduk.
Oyunun dörtte üçlük bölümünü rakibin baskısı altında oynadık.

Artık bu ligde kolay maç yoktur mantığını benimsesek de, orta alanda organize atakları geliştiremedik.
Rakip futbolcular ellerindeki kahve fincanından bir damla çimlere damlatmadan orta alanı geçerek kalemize geldiler.
Berat ve de Yusuf’un vasat oyunu da bir başka olumsuz örnek olarak karşımızda dururken Trabzonspor gibi oynamadık.
Olur mu böyle şeyler, olur.
Adı futbol!

Bir ayrıntıdır ama yine de ayrıntıdır.

Şampiyonluğa oynayan takımın hocası böyle zamanda tribüne çıkmaz.
Önemli olan takım birlikteliğinin erozyona uğramasıdır ki, bu takım bunu da aşar.
İki okey elimizde sonuca gidemedik.
Olur mu böyle şeyler, olur arkadaşlar.

Bir teselli, yeni sol bekin oyuna sunduğu katkı.
Yenemedik ama yenilmedik de diyeceğim lakin, önümüzdeki maçlara örnek teşkil edecek diye korkarım.
Rakiplerimiz ince hesap içinde olsalar da yine de Trabzonspor iki maçlık seri ile yeniden etrafına ışık saçabilecek takımdır.
Endişelerle uğraşacak zaman değildir.

Bilirim de bu takım bir anda motivasyon kaybedecek takım da değildir.

Olur böyle şeyler desek de iyi oynamadık.