Her zaman dile getirilen klişe bir cümle vardır, “Bu şehrin altını eşelesek neler çıkar neler!” diye.

Son yıllarda gözümüzün önüne iyice serildi ki bu sözler bir şehir efsanesi değil gerçeğin ta kendisi.

Tabakhane’de geçtiğimiz yıllarda alt yapı kazısında, Pazarkapı’da da geçtiğimiz günlerde otopark inşaatında sur dibinde yerin altındaki değeri keşfetme şansını yakaladık.

Tabakhane’deki değerin üzerine asfalt sersek de, çok şükür Pazarkapı’yı kurtarmaya çalışıyoruz.

***

Yine; Ortahisar belediye binası ve Ortahisar kaymakamlığı binasını yapmaya kalktığımız sırada ortaya çıkan değerleri ara ki bulasın. Konunun muhatapları tarafından orada bir tarihi değer çıkmadığı öne sürülse de yerin altından çıkan eserlerin bir kaçı KTÜ Arkeoloji Laboratuvarı’nda mevcut. İsteyen orada bulabilir.

***

Kadınlar Pazarı inşaatına başlandığında da gördük ki yine tarihle karşı karşıyayız. Uzmanlar o bölgedeki tarihi değerin heba edildiğini, sadece elimizde kalanı kurtarmaya çalıştığımızı dile getiriyor.

***

Aşağıhisar ve Yukarıhisar ayrı bir tarihi değer ve keşfedilmeyi bekliyor.

***

Arkeologlar Düzköy’de çalıştı, şehrin tarihinin bilinenden çok daha öteye geçtiğini ortaya çıkarttı. Şaka değil, milattan önce 11 bin yıla dayanan bir tarihten bahsetmek mümkün. Daha da ötesi arkeolojik çalışmalar sürüyor, bu tarihin milattan önce 20 bin yıla dayanabileceği de belirtiliyor.

***

Altındere Vadisi ve Sümela doyumsuz bir cevher, Ayasofya ayrı bir kültür abidesi.

***

Vazelon, Kızlar Manatırısı, Trabzon Müzesi, konaklar, camiler, eşsiz köprüler...

***

Akçaabat Ortamahalle tarifsiz bir siluet.

***

Tüm bunlar önümüzde ama biz ne yapıyoruz müteahhitlerin ceplerini şişirip seçim kazanmak adına doğruluğu tartışılan vaatlerin hayata geçmesi için bu değerlerin birçoğuna kelimenin tam karşılığı olarak katolarla giriyoruz. Böyle yaparak koca şehrin tarihine ve turizm potansiyeline de yazık ediyoruz.

Oysa ki bu değerler el oğlunda olsa bulduğu en ufak kum tanesinin dahi etrafını korumaya alıp turizme açar.

Biz ise yok ediyoruz.

Aslında yok ettiğimiz sadece kültür ve tarihi değerler değil şehrin de geleceği.

Bu yanlıştan dönmeliyiz, en büyük dinamizmimizin kültür ve turizmden başka bir şey olmadığını da idrak etmeliyiz.

Demem o ki, ortak akılla bu şehri bir açık hava müzesine dönüştürmeliyiz.

Çok zor değil bu, yeter ki işi ehillerine verelim.

Verelim de en azından bundan sonrasını heba etmeyelim.