Bir baharı daha karşılarken umutla, insan yeni bir ömür almış olur.

Bahar mevsimi toprağın çözülüşünün, suyun toprağa kavuşmasının hikayesidir bir bakıma.

Karadeniz Bölgesi’nde ise yaylaya çıkışın müjdecisidir.

Binlerce renk ve çeşitte bitkinin, yağmurların, masmavi gökyüzünün yazılmamış öyküsüdür bahar mevsimi Karadeniz’de.

Havaların yavaş yavaş ısınmasıyla yeşilin her tonunu giyinmeye başlayan bu topraklarda kadının asıl işi bundan sonra başlardı.

İlk önce tarla işlerini girişir sonra da kış boyunca ahırda beslediği ineklerini yeniden salar çimenlere sepeti hep sırtındadır.

Çoğu zaman tek başınadır.

lkbahar onun için mücadelenin başladığı mevsimdir.

Çocukluğumuzun ilkbaharlarında hafta sonları annem ile sabah erkenden köye giderdik.

Köyümüz yakındı şehre.

Çömlekçi’den kalkardı köyün arabaları epey bekledikten sonra hareket ederdi minibüs.

Değirmendere Vadisi’ne girince araba, derenin yoğun akan hışırtısı gelirdi kulağıma.

Yeşeren, çiçek açan ağaçların dalları çarpardı derenin suyuna.

15 dakika sonra Hacımehmet Köprüsü’nde inerdik minibüsten.

Annem hemen iki çanta tutuştururdu elime.

Köydeki eve kadar yürümemiz gerekirdi.

Köprünün üzerinde biraz durup, cansın altı denilen tarafa bakardım.

Bir ay sonra havalar iyice ısındığında burada dereye gireceğimi hayal ederdim ki yüzmeyi de bu derede öğrenmiştim.

Daha sonra patikadan eve varırdık.

Annem severdi tarlasıyla uğraşmayı her zaman.

Ben kırlara kaçarken o da akşama kadar uğraşırdı toprağıyla.

Yetiştirdiği fasulyeyi, mısırı, lahanayı şehirdeki evinde pişirip yedirmek onu hayata bağlayan bir olguydu.

Köyde kalmazdık; akşam olunca içi lahana dolu çantalarımızla yine dönerdik Trabzon’a.

Yaşadığımız ilkbaharın harmanında yoğrularak büyümek, bu coğrafya ya olan aşkımızı hep diri tuttu.

Her ilkbahar bir başlangıç hayata.

Hayatımızı minimize ettiğimiz şu günlerde daha çok hesaplaşacağız kendimizle.

Gelecek baharları düşünüp daha güzel hayaller kuracağız.

Biz yine de çok sevdiğimiz memleketimize gelelim, ilkbaharda çıkalım dağlarına.

Yaylalarına sisle birlikte akalım güzel vadilerine.

Biraz üşüsek de ısınırız bir köy kahvesinin sobasının başında.