İslam düşüncesinin, kendisine has özellikleri vardır ki; bu özellikleri ile diğer düşüncelerden ayrılır. Bu hususiyetler ona özel şahsiyet kazandırır, kendisine özgü bir tabiatı vardır. İslam diğer düşüncelere karışmaz ve de başka düşüncelerden yardım alma ihtiyacı hissetmez. Bu özellik İslam düşüncesinin “Rabbani” bir düşünce oluşudur.

İslam düşüncesi, ilahi bir düşüncedir. Bütün özellikleri ve esasları ile Allah nezdinden gelmiştir. Biz insanlar, onu bütün bu özellikleri ve esasları ile birlikte ele alır ne üzerine bir şey ilave eder, ne de bir şey eksiltebiliriz. Sadece kendilerini ona göre ayarlayıp, hayatlarımızı onun icaplarına uydururuz.

İnsanoğlu, ilerleme ve terakkisine devam ettikçe, gelişip tekâmül ettikçe İslam düşüncesinin çevrelediği sahada devamlı genişler ve bu düşünce insanoğluna rehberlik eder. Zira bu düşünce sistemini, meydana getiren kaynağın kendisi, insanoğlunu da yaratmıştır. Zaten İslam düşüncesine, kendi çerçevesi dâhilinde gelişen ihtiyaçlara cevap verme hususiyetini de bahşeder olur. 

İnsanların kendi elleri ile koydukları düşünce sistemleri, prensip ve sistemler, Allah'ın yolundan ayrıldıkları için esas itibari ile devamlı olarak gelişip tekâmül etme ihtiyacı tabii olarak gösterirler. İnsanoğlu tarafından konuşmuş olan düşünce sistemleri, prensip ve nizamlar böyle bir değişmeye ve tekâmüle maruz kalıyor ise; bu insan yapısı olmasından dolayıdır. Çünkü insanların görüş ufku dardır. 

İnsan bilgisinin darlığı, insan istek ve arzusu ve insanın bir takım tesislere kapılışı bunlara engeldir. İslam düşüncesine gelince kaynağı ilahi olmasındandır. Esas yapısı ve özellikleri itibari ile o beşer yapısı düşüncelerden ayrılır. İslam düşüncesi insan kafasına ve gönlüne olduğu kadar, pratik hayatına da çok şeyler katar.

Bütün bunlardan dolayı, İslam düşüncesi âlem, şümul ve dengeli bir düşüncedir. Beşer bünyesinin bütün ihtiyaçları başlangıçta göz önünde bulundurulmuştur. Bunun yanı sıra beşerin bütün arzuları arasında, bir denge sağlamış ve uygunluk gözetilmiştir. Bunun içindir ki, İslam düşüncesi nerede, hangi çağda olursa olsun insanların başvuracağı düşünce ve değer ölçülerinin alacağı, prensip ve sistemlerini benimseyeceği, hal ve vaziyetini ayarlayacağı, hareket ve huylarını tanzim edeceği yegâne öncüdür.

İnsanoğlunun Hakk'a karşı nasıl tutum takip ettiğini, kendisinin nerede, hakikatin nerede bulunduğunu Allah’a karşı olan tutumunu tespit edeceği, tek mikyastır. Ondan başka başvuracak sabit bir ölçü yoktur.

Mübarek Ramazan'ı Şerif'in Türk İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini Allah'tan niyaz ederim.

***

Maske, mesafe ve hijyen kurallarına lütfen dikkat edelim.