Demiştim, yine de sözümdeyim. Transfer edilen bu oyuncu grubuyla Trabzonspor 1.Lig’de yarışmacı takım olarak ancak mücadele eder. Orada da şampiyon olur mu olamaz mı onu bilemem.

Her maçın başka bir önemi vardır ki, dünkü Adana Demirspor karşılaşmasında oyunun ritmini arttıracak, oyuna hareketlilik getirecek, orta alandan ileriye dönük ataklar geliştirecek takımın Trabzonspor olması lazımken, sahada bu işleri yapan takım Adana Demirspor’du.

İnsanın aklı almıyor. Bir takım düşünün ki, geri oynamaktan başka düşüncesi olmayınca haliyle ne rakibin kalesini hatırlıyor ne de oyun kurgusunu. Sağ olsun Bilal kardeş! Bir kanat futbolcusu kendi alanını bu kadar mı kötü kullanır. Bir devre boyunca sanki sol kanat felç olmuş gibi o bölgeden hiçbir katkı sunulmaz mı? Ne yapsın genç Faruk. Ne yaptığını bilen tek futbolcuyken bir de ona ayak uyduramayan Bilal kardeş eklenince, sol kanatsız bir 45 dakika oynadık.

Ben gördüm Abdullah hoca sen göremedin mi? Takımın tümüne bakıldığında kısa paslarla sorumluluktan kaçan futbolcularımıza oyunun ne olduğunu ne hoca anlatabildi ne kendileri anlayabildi. Yani uzun paslarla rakibi kendi alanında tutamadık. Rakip de kendi alanından çıkıp gelince, ‘geldiler gördüler ve de yendiler’ demekten başka çaremiz kalmadı. Hocamız Abdullah Avcı’ya da bir not bıraktılar. Bu bir kupa maçıydı lakin futbolda küçük takım büyük takım, iyi takım kötü takım mantığı yoktur. 10 kişi oynayan Adana Demirspor’u yenemiyorsak şapkamızı önümüze koyup önceki ilk soru yönetime sorulacaktır.

İkinci devredeki Trabzonspor’un ilk yarıya rağmen her türlü olayda daha önde, daha diri görülmesine rağmen yeterlilik onayı alamadı. Yani bu takıma üç dört tane skorer oyuncu lazım olduğu görüldü. İyi futbolcuyu aradığında bulmak zordur lakin Trabzonspor’un scout ekibi de o kadar iyi gözlemler yapmıştır ki mutlaka akıllarındaki nokta transferleri belirlemişlerdir! Zaten başımıza ne gelmişse izlemeden, scout ekibinden gelmiştir. Zor Trabzonspor’un geleceği daha zor... Hak ettiler kazandılar